İbrahim Hakkı Hz. Hicri
1115, Miladi 1703 yılında Erzurum’a bağlı Hasankale İlçesi’nde
doğmuştur. Babası Molla Osman, bir mürşit aramak maksadıyla Tillo’ya
gelmiş, burada İsmail Fakirullah Hz.’ni bularak hizmetine girmiştir.
Babasının
arkasından İbrahim Hakkı da amcası Ali ile birlikte Tillo’ya
gelmiştir. Okuma çağındayken İsmail Fakirullah Hz.’ne talebe olup, o
günün şartlarına göre çok ileri seviyede dini ve fenni ilimler tahsil
etmiştir. Bunun üzerine hem dini ilimlerde, hem de fenni ilimlerde
üstünlüğü ifade eden “Zülcenaheyn” yani “İki kanatlı” ünvanını elde
etmiştir. Bu sırada hocası ve şeyhi olan İsmail Fakirullah Hz.’nin
tarikatı olan “Uveysiyye” tarikatına intisap etmiştir.
Büyük
mütefekkir İbrahim Hakkı Hz. hadis ve fıkıhta, tasavvuf ve edebiyatta,
psikoloji ve sosyolojide, tıp ve astronomide ve pek çok ilim dalında
büyük bir kudret ve yetenek göstermiştir. Doğunun yetiştirdiği bu
büyük alim, kısa zamanda dünya çapında ün salmıştır. İslam alemine ve
insanlığa bıraktığı değerli eserler, onun şahsiyetinin ve ilminin
faziletini gösterir.
Mürşidi ve
hocası İsmail Fakirullah Hz.’nin vefatından sonra irşad ve öğretim
görevlerini hocasının oğlu Abdulkadir-i Sani Hz. ile birlikte
devralarak hayatı boyunca sürdürmüştür.
İbrahim
Hakkı Hz. üç sefer Hacc’a gitmiştir. İlk hac farizasını 1738’de,
ikincisini 1763’te, son haccını da 1767’de yapmıştır.
İbrahim
Hakkı Hz. 1758’de İstanbul’a gitmiş, bu gidişinde saraya özel olarak
davet edilmiştir. O zamanın sultanı I. Mahmud tarafından davet
edilmesinin sebebi daha önce sultan ile İsmail Fakirullah Hz.
arasındaki haberleşme olmuştur. İbrahim Hakkı Hz. sarayda bulunduğu
müddetçe, zamanının çoğunu saray kütüphanesinde geçirmiştir, bir süre
sonra yeniden Tillo’ya dönmüştür.
Hicri 1194,
Miladi 1780’de 77 yaşında iken Cenab-ı Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur.
Kendi arzusu üzerine Mürşidi İsmail Fakirullah Hz. için daha önce
yaptırdığı ve kozmografik bir özelliğe sahip olan türbede, mürşidinin
ayaklarının ucuna defnedilmiştir.
İsmail Fakirullah
Hz. ve İbrahim Hakkı Hz.’nin Türbesi :
Bir büyük ve iki küçük
kubbenin örttüğü iki oda ve bir hol ile bir kuleden ibarettir.
Türbenin asıl özelliği; Tillo’nun 3-4 Km. doğusundaki bir tepe üzerine
yapılmış olan duvardaki 40x50 Cm boyundaki pencereden her yıl; gece ve
gündüzün eşit olduğu 21 Mart günü, yeni doğan güneşin ilk ışınları,
türbenin tümü kale duvarının etkisiyle gölgede kalırken, pencere
boşluğundan geçip, türbe kulesinin penceresine vurarak kırılmak
suretiyle İsmail Fakirullah’a ait sandukanın baş tarafını
aydınlatmasıdır. Bununla ilgili “yeni yılda doğan ilk güneş, hocamın
baş ucunu aydınlatmazsa, ben o güneşi neyleyim.” Sözü İbrahim
Hakkı’nın hocasına olan saygısını göstermektedir.
Ne
yazık ki bu ışık düzeni, türbenin restorasyonu sırasında bozulmuş
bulunmaktadır. Avrupa’nın bir çok uzman bilim adamı, bütün uğraşlarına
rağmen bu ışık düzenini eski orijinal haline getirememişlerdir.
İsmail Fakirullah Hz. ve
İbrahim Hakkı Hz. Müzesi :
Tillo tarihi
eserler yönünden çok zengindir. İbrahim Hakkı’nın kullandığı
kozmoğrafya aletleri, haritalar, güneş sistemi ile ilgili tahta
küreler, el yazması çok değerli kitaplarla düşünüre ait çeşitli
eşyalar halen Tillo’daki torunlarında bulunmaktadır.
İbrahim Hakkı Hz.’nin
Eserleri :
İlk ana
eseri Divanı’dır. 1755’te yazılmış. 1847’de Mehmed Said tarafından
İstanbul’da basılmıştır. Erzurumlu İbrahim Hakkı Divanı ismini taşır.
230 sayfadır. İlâhiname, Aşknâme, Hz. Muhammed’i öven bir şiir ve
kendi halini, niteliğini bildiren bir manzumesi vardır. Divanı büyük
oğlu İsmail Fehim’e ithaf edilmiştir. İsmail Fehim astronomi ve
müzikle uğraşan güzel kanun, santur çalan bir zattır. Kendisinin
çalmış olduğu 74 telli bir santuru vardı. İbrahim Hakkı Divanı’nda
musiki ile ilgili “Musikiye Dair Nazım” adlı bir şiir bulunmaktadır.
İkinci ana
eseri Marifetname’dir. Ansiklopedi türündedir. 1757’de yazılmıştır.
1836 ve 1864’te Mısır’da 1868, 1889 ve 1914’te İstanbul’da
basılmıştır. Ortalama 600 büyük sayfadır. El yazmaları 2 cilt olup,
halen Tillo’da torunlarından Sadettin TOPRAK tarafından muhafaza
edilmektedir.
Eser bir
önsöz, üç büyük bölüm ve bir sonsöz ihtiva eder. Her bölüm daha alt
bölümlere ayrılmıştır. Önsöz tamamen dinidir.
Birinci
bölüm Fenn-i Evvel’dir. Allah’ın varlığını, birliğini anlattıktan
sonra yalın ve bileşik cisimleri, madenleri, bitkileri ve nihayet
insanı anlatır. Sonra geometri, astronomi ve takvim konuları yer alır.
Coğrafyaya ait bölümünde 100’den fazla ilin hangi enlem ve boylamda
olduğunu göstermiştir. Ayrıca, “Hiçbir çağda yerin döndüğüne inananlar
eksik olmamıştır.” demiştir.
İkinci bölümde fenn-i Sani, anatomi, fizyoloji gibi bilimler yer alır.
İnsan vücudunu estetik bakımdan da incelemiş, araya beyitler
sıkıştırmıştır. Vücut yapısı ile huy arasındaki ilişkiye inanmış ve
bunu şiirle anlatmıştır. Bu bölümün sonunda ruha, sağlığa ve ölüme ait
geniş bilgi vardır.
Üçüncü bölüm
olan fenn-i Salis, dini, ilahi ve felsefi içeriklidir.
Kırk sayfa
tutan son bölüm törebilimdir diyebiliriz. Öğretimin yol ve yöntemini,
öğrencinin üstadına takınacağı tutumu, ana ve babaya karşı saygı ve
sevgi, evlenme ve evlenmede aranacak nitelikler, karı-kocanın
birbiriyle ilişkileri töresi, çocuklara karşı görevleri, akraba,
hizmetçi, komşu, dost, halk ve bilginlerle görüşüp konuşma yolu ve
töreleri yer alır. Sayın Rauf İNAN, İbrahim Hakkı’nın bu cephesini
incelerken, O’nu ilk eğitim filozofumuz olarak tanıtır.
Marifetname,
Arapça ve Farsça’ya da çevrilmiştir.

İbrahim
Hakkı’nın üçüncü büyük eseri İrfaniye’dir. 1761’de yazılmıştır. 495
sayfadır. Arapça, Farsça ve Türkçe bölümleri vardır. Konusu “Kendisini
bilmeyen, Rabbini bilemez.” anlamındaki hadistir. İnsan vücudu evrene
benzetilmiştir. Vücutta akıl, evrende Rab gibidir. Şöyle öğütleri
vardır: “Tekkelerde eğlenmeyip, ilim meclisine gelesin. Herkese şefkat
nazarı ile bakıp hakir görmeyesin ve hizmet buyurmayasın. Tezyi-i
zahiri koyup gökçek ahlak ile tezyi-i bâtına gidersin.” demektedir.
Dördüncü ana
eseri İnsaniye’dir. 1763’te yazılmıştır. 722 sayfadır. Kendisi bu
eseri için “140 kitaptan üç lisan üzre cem ettim.” diyor. Oğlu İsmail
Fehim ve amcazadesi Yusuf Nedim’in el yazısı olan iki nüshası
torunlarında vardır.
Beşinci
büyük eseri Mecmuat-ül Mani, 1765’te yazılmıştır. Kayınbiraderi
Mustafa Fani’nin el yazısı olan bir nüshası Mehmet Ali Benderli’de
vardır. Bu kitapta münacaatlar, şükürnameler ve Şifa-üs Sudur başlığı
altında topladığı manzumeleri vardır. Fakirullah’ın ölümü, oğul ve
torunlarının doğumuna, hacca gidişine ait düşürdüğü tarihler de bu
kitaptadır. Arapça, Farsça ve Türkçe bir de sözlüğü vardır. Arapça ve
Farsça’dan dilimize alınan kelimelerin imlalarını, Türkçe
söylenişlerine göre sesli harf koyarak yazmıştır. Mesih İbrahim
Hakkıoğlu diyor ki: “Bu sözlüğü incelemeden evvel, İbrahim Hakkı’nın
mektuplarında müjde, aslan, sokak gibi kelimelerin yazılışını görüp
şaşırdım. İbrahim Hakkı gibi Arapça ve Farsça’yı ana dili gibi bilen,
bu dillerde yazılmış yüzlerce eseri inceleyen bir bilginin
mektuplarında imla hatası yapmasına akıl erer miydi? Ancak bu sözlüğü
inceledikten sonra bir çığır açmak istediğini anladım.”
İbrahim
Hakkı’nın günümüze kadar kalmış bir de Ruzname’si vardır. 1753 yılında
yapılmış, yüzyıllarca takvim işini görebildiği için Devr-i Daim de
denen araç, 52,5 Cm çapında bir ağaç çembere gerilmiş derinin bir çok
daire ve yarıçaplara bölünmesi ile meydana gelmiştir. Siirt ve Tillo
gibi 40. Enlemde bulunan yerlere göre düzenlenmiştir. Bir göç yılının
herhangi bir ayının bir günü aranırken bunun haftanın hangi günü
olduğu, o gün güneşin kaçta doğup battığı kolayca bulunabilir. Duvar
ve cep takvimlerinin bulunmadığı bir dönemde bu aracın önemi açıktır.
Bu açıklamalardan sonra
İbrahim Hakkı Hz.’nin tespit edilebilen 58 eserini şöyle
sıralayabiliriz.
1-
Seyr-u Süluk :1722
yılında yazılmıştır. Eser Arapça olup, bir tasavvuf kitabıdır.
2- Süluk-u
Tarikil-Fena :1726
yılında yazılmıştır. Eser Arapça bir tasavvuf kitabıdır.
3- Lubbul-Kutub
:1740
yılında yazılmıştır. Eser 4 cilt olup, seçme şiirlerden derlenmiştir.
4- Tecvit
:1749
yılında yazılmıştır. Eser tecvitle ilgilidir.
5-
Saatname :1750
yılında yazılmıştır. Eser zaman belirleme usullerini içerir.
6- Tertib’ul-Ülum
:1751
yılında yazılmıştır. Eser manzum olup, dini ve içtimai konuları
içerir.
7- Menazil’ul-Kamer
:1752
yılında yazılmıştır. Eserde mevsimlerle, aylarla ilgili bilgiler
vardır.
8- İhtiyarat’ül-Kamer
:1752
yılında yazılmıştır. Eser gezegenler ve takvimlerle ilgili bilgileri
içerir.
9- Gurre-Name
:1752
yılında yazılmıştır. Eser takvimi hesapları kapsıyor.
10-
Rûz-Name :1752
yılında yazılmıştır. Eser ağaçtan yaptığı takvimin kullanılışını izah
ediyor.
11-
Divan-ı İlahi-Name :1755
yılında yazılmıştır. Eser Türkçe manzum ve tasavvufidir.
12-
Mahzen-Ül-Esrar :1755
yılında yazılmıştır. Eser manzum olup, tasavvufidir.
13-
Marifetname :1757
yılında yazılmıştır. Eser Türkçe olup, tasavvuf, astronomi, anatomi,
geometri, psikoloji ve edebiyat konularını içeriyor. Orjinali 2
cilttir.
14-
Tezkirat’ül-Ehbab :1757
yılında yazılmıştır. Eser Arapça olup, Şeyh İsmail Fakirullah’ın
hayatını konu ediniyor.
15-
Mecmuat’ul-İrfanniye :1761
yılında yazılmıştır. Eser tasavvufidir.
16-
Mecmuat’ul-İnsanniye :1763
yılında yazılmıştır. Eser nazımdır.
17-
Hısn’ul-Arifin :1765
yılında yazılmıştır. Eser sırrın izahı ile ilgilidir.
18-
Vuslat-Name :1765
yılında yazılmıştır. Eser nazımdır.
19-
Mir’at’ul-Kevneyn :1765
yılında yazılmıştır. Eser Arapça nazımdır.
20-
Kuvt-i Can :1765
yılında yazılmıştır. Eser şeyhinin menkıbelerini içeriyor.
21-
Noş-i Can :1765
yılında yazılmıştır. Türkçe ve Farsça beyitleri içine alıyor.
22-
Mecmuat’ül-Meani :1765
yılında yazılmıştır. Eser mana ilimleri ile ilgilidir.
23-
Rub’ul Muceyyeb :1765
yılında yazılmıştır. Eser yeryüzünün enlem ve boylamlarının, saat
vakitlerinin nasıl bulunabileceğinden, kıble ve yön tayininden,
dağların yükseklikleri ile engebeli mesafelerin ölçülmesine dair
usulleri içerir.
24-
Tuhfet’ul-Kiram :1766
yılında yazılmıştır. Eser Arapça ve Farsça’dır.
25-
Celal’ul-Kulub :1766
yılında yazılmıştır. Eser çok değerli manevi telkin ve tavsiyeleri
içerir.
26-
El-İnsan’ul Kamil :1766
yılında yazılmıştır. Eser Türkçe olup, olgun bir insan modelini takdim
ediyor.
27-
Nuhbet’ul-Kelam :1768
yılında yazılmıştır. Eser Arapça, Farsça ve Türkçe’dir.
28-
Meşarik’ul-Yuh :1771
yılında yazılmıştır. Eser Arapça, Farsça ve Türkçe olup, değişik
kaynaklardan derlenmiştir.
29-
Avamil ve Kavaid’ul-Farisiyye
:Eserler
Fars Dili’nin bazı gramer kurallarını içeriyor.
30-
Aynı Eser,
31-
Sefinetu-Nuh :1773
yılında yazılmıştır. Eser üç dilde yazılmış manzumdur.
32-
Kenz’ul-Fütuh :1774
yılında yazılmıştır. Eser tasavvufa dair nazımdır.
33-
Definetur-Ruh :1775
yılında yazılmıştır. Eser Arapça, Farsça ve Türkçe yazılmıştır.
34-
Kitab’ul-Alem :1775
yılında yazılmıştır. Eser Arapça’dır.
35-
Ruhuş-Şüruh :1776
yılında yazılmıştır. Eser İlahi-Name adlı eserinden derlenmiştir.
36-
Akidet’ul-İman :1777
yılında yazılmıştır. Eser Arapça olup, çocuklar için imani bilgiler
içeriyor.
37-
Urvetil-İslam :1777
yılında yazılmıştır. Eser Marifetname’den alınmıştır.
38-
Ulfet’ul-Enam :1777
yılında yazılmıştır. Eser Arapça’dır.
39-
Hey’et’ul-İslam :1777
yılında yazılmıştır. Eser tefsir ve hadis ilimleri ile ilgilidir.
40-
Vasiyet-Name :1778
yılında yazılmıştır. Eser Oğlu İsmail Fehim’e yazdığı mektupları
ihtiva ediyor.
41-
Mürşid’ul-Muteehhiliyn :Eser
ailevi konular içeriyor.
42-
Muntehebat-i Manzume :Eser
tasavvufi beyitlerden oluşturulmuştur.
43-
Şükür-Name :Eser
Manzumdur.
44-
İkbal-Name :Eser
ahlaki konuları içerir. Nazımdır.
45-
İstihrac-i Amal-i
Felekiyye :Eser
astronomi ile ilgili nazımdır.
46- Süluk-i Tarik-i
Nakşibendi :Eser Nakşi Tarikatı’nın usullerini izah ediyor.
47- Ed’iye-i
Mensure,
48- Şifa-ul Sudur,
49- Uzletname,
50- Ulfet’ul-Kulub,
51- Menkubus-Sır,
52- Nefy’ul-Vücud,
53- Vahdet-Name,
54- Teferrüc-Name,
55- Manzume-i Avamil,
56- Sırr’ul-Sır,
57- Kelimatu-Fakirullah,
58- Lubbul-Lub,
|