Üst
KARACAOĞLAN
(Şiirleri)
Ağacın Eyisi
Özünden Olur
Ağacın eyisi özünden olur
Yiğidin eyisi sözünden olur
İl için ağlayan gözünden olur
Ağlama hey gözü yaşın sevdiğim
Yavrı keklik gibi kaynar eğlenir
Mis kokulu yağlar ile yağlanır
Sabah akşam türlü yazma bağlanır
Eğip geçer yeşil başın sevdiğim
Karacaoğlan der ki hoşça salınsın
Dursun yol üstünde bacı alınsın
Çözüver düğmeni göğsün görünsün
Nokta nokta benli döşün sevdiğim
Ağlama Sevdiğim
Gül Dedi Bana
Seherde uğradım dostun köyüne
Hoş geldin sevdiğim in dedi bana
Tomurcuk memesin verdi ağzıma
Yorgunsun sevdiğim em dedi bana
Benim yârim gelişinden bellidir
Ak elleri deste deste güllüdür
İbrişim kuşaklı ince bellidir
İnce bellerimi sar dedi bana
Benim yârim bana yalan söylemez
Söylerse de gıybetimi eylemez
El yanında ikrarını söylemez
Elleri uyut da gel dedi bana
Mestine de deli gönül mestine
Âşık olan gül gönderir dostuna
Telli mahramasın attı üstüme
Terlisin sevdiğim sil dedi bana
Karac'oğlan sırrın kime danışır
Siyah zülfü mah yüzüne kıvrışır
Ayrılanlar elbet bir gün kavuşur
Ağlama sevdiğim gül dedi bana
Ağlayı Ağlayı
Düştüm Yollara
Ağlayı ağlayı düştüm yollara
Karışayım bozbulanık sellere
Adı sanı bilinmedik illere
Gitmeyince gönül yardan ayrılmaz
Ahım kaldı şu gelinin ahdinde
Deremedim güllerini vaktinde
Karanlık gecede kolum altında
Yatmayınca gönül yardan ayrılmaz
Gözüm kaldı şu kaplanın postunda
Azrail de can almanın kastında
Döne döne teneşirin üstünde
Yunmayınca gönül yardan ayrılmaz
Hadini de Karac'oğlan hadini
Aramazlar gurbet ile gideni
Ak göğsün üstünde çakırdikeni
Bitmeyince gönül yardan ayrılmaz
Akça Kızlar Göç
Eyledi Yurdundan
Akça kızlar göç eyledi yurdundan
Koç yiğitler deli oldu derdinden
Gün öğle sonu da belin ardından
Saydım altı güzel indi pınara
Üçü uzun boylu, kaşların süzer
Üçü orta boylu, zülfünü dizer
Sanki akça ceylan bir çölde gezer
Sarı kına keklik indi pınara
El atıp dericek Hatce' nin gülü
Can için sarıcak Ayşe' nin beli
İkisi hampalı biri döndeli
Eminem çok içti kandı pınara
Karac'oğlan bunu böyle söyledi
İndi aşkın deryasını boyladı
Kızlar gitti diye pınar ağladı
Acıştım yüreğim yandı pınara
Ala Gözlerine
Kurban Olduğum
Ala
gözlerine kurban olduğum
Say edip âleme bildirme beni
Açıp ak gerdanı durma karşımda
Ecelimden evvel öldürme beni
Dilber at kolların dola boynuma
Ölüm endişesi gelmez aynıma
Bir gece misafir eyle koynuna
Sabah oldu deyu kaldırma beni
Karac’oğlan tutma beni el gibi
Akıttım gözümden yaşı sel gibi
Bahçende açılan gonca gül gibi
Dizip al yanağa soldurma beni
Ala Gözlerini
Sevdiğim Dilber
Ala
gözlerini sevdiğim dilber
Sana bir tenhada sözüm var benim
Kumaş yüküm dost köyüne çezildi
Bir zülfü siyaha nazım var benim
Ak ellere al kınalar yakınır
Ala göze siyah sürme çekinir
Dostu olan dost yoluna bakınır
Dosta giden yolda izim var benim
Yiğit olan gizli sırrı bildirmez
Güzel olan gül benzini soldurmaz
Her olur olmaza meyil aldırmaz
Bir şahan avlar da bazım var benim
Karac'oglan derki konanlar göçmez
Bu ayrılık bizlen arasın açmaz
Bir kötü gönlüm var güzelden geçmez
Ne güzele doymaz gözüm var benim
Ala
gözlü benli dilber
Koma beni el yerine
Altın kemerin olayım
Dola beni bel yerine
Hiçine gönlüm hiçine
Yiğide ölüm geçine
As beni zülfün ucuna
Sallanayım tel yerine
Gel kız karşımda dursana
Şu benim halim sorsana
Zülfünden bir tel versene
Koklayayım gül yerine
Karac’oğlan der nolayım
Kolun boynuma dolayım
Nazlı yar kölen olayım
Kabul eyle kul yerine
Ala
gözlü nazlı dilber
Halimden haberin var mı
Seni eller alıyorlar
Zulmünden haberin var mı
Güzeller yola düzüldü
Aşkının bağrı ezildi
Yürü kemerin çözüldü
Belinden haberin var mı
Atlılar yurdu aşıyor
Badeler doldu taşıyor
Yavru, turuncun düşüyor
Koynundan haberin var mı
Karac’oğlan budur halim
Neylemeli dünya malın
Binboğa'dır benim ilim
İlimden haberin var mı
Ala Gözlüm, Ben
Bu İlden Gidersem
Ala
gözlüm, ben bu ilden gidersem,
Zülfü perişanım kal, melil melil.
Kerem et, aklından çıkarma beni;
Ağla gözyaşını sil, melil melil.
Yeğin ey sevdiğim, sen seni düzet;
Karayı bağla da, beyazı çöz, at;
Doldur ver badeyi, bir daha uzat;
Ayrılık şerbetin ver, melil melil.
Elvan çiçeklerden sokma başına,
Kudret kalemini çekme kaşına,
Beni unutursan doyma yaşına,
Gez benim aşkımla yar, melil melil.
Karac`oğlan der ki: Ölüp ölünce,
Ben de güzel sevdim kendi halımca;
Varıp gurbet ile vasıl olunca,
Dostlardan haberim al, melil melil.
Altın Kafes İdi
Benim Durağım
Altın kafes idi benim durağım
Dost elinden yaralandı yüreğim
Evvel yakın idim şimdi ırağım
Felek beni nazlı yârdan ayırdı
Dostumun yaylası çayır çimendi
Şu şirin dillerden ikrarın verdi
Yeminler eder de ayrılmam derdi
Felek beni nazlı yârdan ayırdı
Kumaş olam arşın arşın yırtılam
Köle olam çarşılarda satılam
Vadem yetmedi ki ölem kurtulam
Felek beni nazlı yârdan ayırdı
Der Karacaoğlan yanam alışam
Akam gidem şu sulara karışam
Yol başına gelmiş varam danışam
Felek beni nazlı yârdan ayırdı
Arzularım kaldı bir arap atta
Koyma kadir Mevla'm gamda firkatta
Düğünde bayramda ağır ziynette
Anar m'ola emmi dayı il bizi
Getir oğlan ben geyeyim postumu
Kimse bilmez garazımı kastımı
Gurbet ilde koydum geldim dostumu
Geri dönsem kınar m'ola il bizi
Dost elinden içtim içtim mat oldum
Kahpe felek güldü ben de şad oldum
Emmiden dayıdan dosttan yad oldum
Ne zaman uzağa attı yol bizi
Karacaoğlan dermanım var demim var
Yar yitirdim düşüncem var gamım var
Yedi derya içinde bir gemim var
Atar m'ola bir kenara sel bizi
Aşam Dedim Karlı
Dağın Başından
Aşam dedim, karlı dağlar başından
Yüce dağlar koç yiğide dağ m'olur
Ağırır bedenim, sızılar yaram
Bu yarayı çeken yiğit sağ m'olur
Sıra sıra dikemedim söğüdü
Ben başıma veremedim öğüdü
Elleri göğsünde görün yiğidi
Yiğit mağrur gezmek ile bey m'olur
Öğüt versen, bana öğüt kâr etmez
O yârin hayali karşımdan gitmez
Kementle bağlasam, kolun bağ tutmaz
Yârin zulûfünden özge bağ m'olur
Karac'oglan der ki, fani dünyadan
Korkmaz mısın haram ile zinadan
Ayırırlar seni anan babandan
Gurbet ile düşen yigit sağ m'olur
Bana 'kara' diyen dilber
Gözlerin kara değil mi
Yüzünü sevdiren gelin
Kaşların kara değil mi
Boyun uzun belin ince
Yanakların olmuş konca
Salıverirsin kolunca
Beliğin kara değil mi
Utanırım akar terim
Güzellikte yok benzerin
En sevgili makbul yerin
Saçların kara değil mi
Beni 'kara' diye yerme
Mevla’m yaratmış hor görme
Ala göze siyah sürme
Çekilir kara değil mi
Hind'den Yemen'den çekilir
Gelir Bağdad'a dökülür
Türlü taama ekilir
Biber de kara değil mi
Göllere konan kuğunun
Kanadı beyaz çoğunun
Çöldeki Arap beyinin
Çadırı kara değil mi
İller de konup göçerler
Laleyle sümbül biçerler
Ağalar beyler içerler
Kahve de kara değil mi
Evlerinde sular akar
Güzelleri göze bakar
Hublar yanağına sokar
Sümbül de kara değil mi
Karac'oğlan der maşallah
Bir gün görürüm inşallah
Kara donludur Beytullah
Örtüsü kara değil mi
Karac'oğlan der ki bizi kayıran
İki canı birbirinden ayıran
Muhannet sofrasında karn doyuran
İki elle zehir yemiş gîb'olur
Behey ala gözlü dilber
Vaktin geçer demedim mi
Gözlerin olmuş harami
Beller keser demedim mi
Bak şu kaşa, bak şu göze
Ciğer kebab oldu öze
Yakasız gömlekler bize
Felek biçer demedim mi
Yüzün bedir kaşın kalem
Nasib olup bir dem görem
Kime razılık bu alem
Konan göçer demedim mi
Deryalarda gezer gemi
Sukkedir tutinin yemi
Sürelim devranı demi
Devran geçer demedim mi
Karac'oglan, der cömertle
Benim işim yok na-mertle
Kahbe felek binbir fendle
Gönlüm alır demedim mi
Benden selâm eylen şol nazlı yara
Her beni gördükçe gülüp durmasın
Aldırdım aklımı oldum divâne
Aklımı başımdan alıp durmasın
Kız seninle böyle miydi pazarım
Kara kaşlarında kaldı nazarım
Yol üstünde kazmasınlar mezarım
Yar gelip geçtikçe yanıp durmasın
Kız seninle bir bahçecik dikelim
Ayvasından turuncundan satalım
Gel sarılıp bir gececik yatalım
Ahu zarım sende kalıp durmasın
Karacaoğlan der ki Hakk'a bakadur
Yollar çamur belki çöker bükedur
Çekemem kahrını bağrım yufkadur
Arada haberin gelip durmasın
Bir Adam Hasmını
Utandıramaz
Bir
adam hasmını utandıramaz
Elde külliyetli var olmayınca
Pervane şem'ini uyandıramaz
Başta sevda, kalpte nar olmayınca
Nice mertler durur, mert ülkesinde
Adam heveslenir eğlenmesinde
Diyar-ı gurbetin car kösesinde
Eğleşilmez kisb u kâr olmayınca
Karac'oglan der ki, sözün bilmişi
Tedbirle görülür dünyanın isi
Ne etsin, neylesin âlemde kişi
Felek Mustafa'ya yar olmadıkça
Değirmenden gelir beygiri yüklü
Şu kızı görenin del’olur aklı
On beş yaşlarında kırk beş belikli
Bir kız bana emmi dedi neyleyim
Bizim ilde üzüm olur alç’olur
Sızılaşır bozkurtları aç olur
Bir yiğide emmi demek güç olur
Bir kız bana emmi dedi neyleyim
Birem birem toplayayım odunu
Bilem dedim bilemedim adını
Elbistan yanaklı Kürdler kadını
Bir kız bana emmi dedi neyleyim
Karacoğlan der ki noldum nolayım
Akar sularınan bende geleyim
Sakal seni makkabınan yolayım
Bir kız bana emmi dedi neyleyim
Bir
sofra isterim kimse sermedik
Bir yayla isterim kimse konmadık
Bir güzel isterim yad el değmedik
Ellenmiş de bellenmişi n'ideyim
Severim güzeli nice olursa
Boyu uzun, beli ince olursa
Severim atımı dinçce olursa
Kovulmuşu yorulmuşu n'ideyim
Karacaoğlan der ki kolu kırarım
Nedir yüce dağlar size zararım
Ararsam pınarın gözün ararım
Bulanmış da durulmuşu n'ideyim
Bir Yiğit de Bir
Güzeli Severse
Bir
yiğit de bir güzeli severse
Emrettiği yere hemen gitmeli
Ardına düşmeyle güzel sevilmez
Güzelleri koşup koşup bulmalı
Zehirdir kötünün ekmeği yenmez
Merd olanın asla ışığı sönmez
Bir güzel seversen sözünden dönmez
Sevdiğinin halından da bilmeli
Dolandım dağları borlara düştüm
Kız senin derdinden odlara düştüm
Çaresi bulunmaz dertlere düştüm
Dostunun derdine ortak olmalı
Karac'oğlan der ki n'olup n'olmadan
Dost ağlayıp düşman bize gülmeden
Biri ölüp biri ile kalmadan
Ölecekse ikisi de ölmeli
Boynu yeşil gövel ördek
Sana bir göl gerek idi
Kanadının biri yeşil
Biri de al gerek idi
Bir göl gerekti yüzmeğe
Yüzüp eğrice gezmeğe
Aşıkın bağrını ezmeğe
Sana bir dil gerek idi
Bulunmaz aşkın ilacı
Sevip ayrılması acı
Yüzdüğün gölün sıyacı
Karanfil gül gerek idi
Karac'oğlan fikrinde
Daim Hakk'ın zikrinde
Ak göğsünün çukurunda
Sana bir ben gerek idi
Yörü, behey Bulgar Dağı!
Senden yüce dağ olma mı?
Sende yaylayan güzelin,
Yanakları ağ olma mı?
Bulgar Dağı iki çatal.
Arasında güller biter.
Bir yiğide bir yar yeter,
İki seven del'olma mı?
Bulgar Dağı pare pare.
Kim'al giyer, kimi kare,
Selam eylen nazlı yare,
Ayrılanlar bir olma mı?
Yol üstünde iki hanlar,
Hani sana konan canlar?
Sevip sevip ayrılanlar,
Yanıp yanıp kül olma mı?
Karac'oğlan, seni gördüm;
Düşümü hayıra yordum.
Bugün güzellere sordum,
Bencileyin kul olma mı.
Sende m’olur?
Eteğinde
kervan işler,
Yükseğinde döner kuşlar.
Kürk geydirir, at bağışlar
Hemen beğler sende m'olur?
Yaylası ufak tepeler!
Yağar yağmur, kar sepeler.
Kulakta altın küpeler,
Hemen güzel sende m'olur?
Karac'oğlan, düz ovalar.
Şahanın keklik kovalar.
İnil inil taş yuvarlar,
Koca seller sende m'olur?
Bülbül Ne
Yatarsın Bahar Erişti
Bülbül ne yatarsın bahar erişti
Ulu sular göl olduğu zamandır
Kat kat oldu gül yaprağa karıştı
Gene bülbül kul olduğu zamandır
Gene bahar oldu açıldı güller
Figana başladı gene bülbüller
Başka bir hal olup açtı sümbüller
Âşıkların del'olduğu zamandır
Gene bülbül bilir gülün halinden
Yeter deli oldum yârin elinden
Âşık aşıp gelir yaya belinden
Yardan bize gel olduğu zamandır
Gene geldi türlü baharlar bağlar
Bülbül figan edip kamuyu dağlar
Türlü çiçeklerle bezenmiş dağlar
Ulu dağlar yol olduğu zamandır
Karac'oğlan der ki geçti çağlarım
Meyve vermez oldu gönül bağlarım
Aklıma geldikçe durmaz ağlarım
Gözüm yaşı sel olduğu zamandır
Bülbül,
Havalanmış Yüksekten Uçar
Bülbül havalanmış yüksekten uçar;
Has bahça içinde gülüm var, deyi.
Seni seven yiğit serinden geçer,
Güzeller içinde yârim var, deyi.
Ben seni severim, sen de sev beni.
Mevla`m bir karada koymaz insanı.
Elbet, bir gün olur, ararsın beni;
Şurda bir divane yârim var, deyi.
Ben, seni severim can ile candan;
Mevla’m ayırmasın sevdiğim benden,
Canım esirgemem vallahi senden,
Götür sat pazara, kölem var, deyi.
Karac`oğlan söyler: kaşı karadan,
Hiçab perdesini kaldır aradan,
Seni, beni bir Mevla`dır yaradan,
Büyüklenme, hey kız, güzelim deyi.
Cennet Cehennem
Yoktur Diyenler
Cennet cehennem yoktur diyenler
İl hakkını alıp haksız yiyenler
Al yeşil konaktan hükm'eyleyenler
Dur bakalım canım beyler kalır mı
Karac'oglan her cefayı biliyor
Sualciler yedi yerde soruyor
Yetmis iki millet ar'ya giriyor
Dur bakalım canım dağlar kalır mı
Çıkıp Yücesine
Seyran Eyledim
Çıkıp yücesine seyran eyledim
Gördüm ak kuğulu göller perişan
Bir firkat geldi de durdum ağladım
Öpüp kokladığım güller perişan
Hayal hayal oldu karşımda dağlar
Eşinden ayrılan ah çeker ağlar
Dökülmüş yapraklar bozulmuş bağlar
Bülbülün konduğu dallar perişan
Yıkılmış dilberin mamur illeri
Susmuş bülbüllerin her dem dilleri
Dağılmış sümbülü solmuş gülleri
Yüzüne dökülmüş teller perişan
Karac'oğlan der ki top avlamadım
Arap ata binip boyalatamadım
Küstürdüm dilberi hoylatamadım
Dilberi küstüren diller perişan
Çıktım
Seyreyledim Niğde'yi Bor'u
Çıktım seyreyledim Niğde'yi Bor'u
Acep gezsem mavi donlum var m'ola
Güzeller durağı Tokat, Engürü
Acep gezsem mavi donlum var m'ola
Hey geri de deli gönül hey geri
Adana, İlbeyli, Göksun, Tekir'i
Otuz iki sancak, Diyarbekir'i
Acep gezsem mavi donlum var m'ola
Heşiri de deli gönül heşiri
Deryada dönüyor kıral yesiri
Halep, Trablusu, koca Mısır'ı
Acep gezsem mavi donlum var m'ola
Yeşil ördek yayılıyor çimende
Mehdi günü doğar ahir zamanda
Kürt'te, Hindistan'da, Çin'de, Yemen'de
Acep gezsem mavi donlum var m'ola
Yeşil ördek sulanıyor gölekte
Altın küpe şavk veriyor kulakta
Cennet-i alada, huri, melekte
Acep gezsem mavi donlum var m'ola
Mecliste içerler demi kanyadan
Guzel seven murad alır dünyadan
Kayseri'den, Karaman'dan, Konya'dan
Acep gezsem mavi donlum var m'ola
Hacı Bektaş Veli şeyhlerin piri
Konya'da yoklayın Molla Hünkar'ı
İçel'den, Antep'den, Gürün'den beri
Acep gezsem mavi donlum var m'ola
Mardin'den de Karac'oğlan Mardin'den
Çeken bilir ayrılığın derdinden
Koçhisar'dan, Hasan Dağın ardından
Acep gezsem mavi donlum var m'ola
Çukurova bayramlığın giyerken,
Çıplaklığın üzerinden soyarken,
Şubat ayı kış yelini kovarken,
Cennet dense sana yakışır dağlar.
Ağacımız yapraklarla donanır,
Taşlarımız bir birliğe inanır,
Hep çiçekler bağrınızda gönenir,
Pınarınız çağlar, akışır dağlar.
Rüzgâr eser, dallarınız atışır.
Kuşlarınız birbiriyle ötüşür,
Ören yerler bu bayramdan pek üşür,
Sünbül niçin yaslı bakışır dağlar.
Karac'oğlan, size bakar sevinir;
Sevinirken kalbi yanar, köyünür;
Kımıldanır hep derdlerim, devinir;
Yas ile sevincim yıkışır dağlar.
Dinleyin ağalar, size söyleyim;
Arş u Kürsü gider yolun var dağlar.
Kar-ardıçlı, kamalaklı yüceler.
Selvili, söğütlü yerin var, dağlar.
Ahır Dağı'ndan gör Maraş bağını,
Engirek'te derler ilin çoğunu.
Bayra'dan. Bertiz'den Konur Dağı'nı;
Göksun güzel derler, ilin var, dağlar.
Gün doğanda Gündüzlü'nün başına.
Akdağ derler duman çöker başına,
Göğdeli'de sümbüllünün peşine
Kabaktepe derler, şarın var dağlar.
Karacaoğlan der de: Bitirdim çağı,
O yüce Bin Boğa, Bolkar'ın dengi.
Soğanlı yücesi koca Bey Dağı
Erciyes ulumuz, pirin var dağlar.
Yücesinde namlı namlı karın var,
Seni yaylayacak zamanım dağlar!
Başından aşmağa yoktur takatim,
Kalmadı dizimde dermanım dağlar!
Yağmur yağar, mor sümbüller bitirir;
Yel estikçe kokuların getirir.
Sarıçiçek sarvan kurmuş oturur;
Karışmış güllerin çimenin dağlar!
Sarı çiçek sallanıyor naz ile,
Dem sürerdim on beşinde kız ile,
Şimdi öksüz kaldım kırık saz ile,
Ah ettikçe tüter dumanım dağlar!
Yaz gelir, illerin çözülür, konar.
Güzeller suyundan içip de kanar.
Küpeler kulakta mum gibi yanar;
Gördükçe, artıyor imanım dağlar!
Karac'oğlan der ki: Çöktüm, oturdum;
Bağ bahçe diktim de meyva yetirdim.
Alnı top perçemli yavrı yitirdim,
Bir köşende kaldı gümanım dağlar!
Deli gönül gezer gezer gelirsin
Arı gibi her çiçekten alırsın
Nerde güzel görsen orda kalırsın
Ben senin derdini çekemem gönül
Santur mu istersin saz mı istersin
Ördek mi istersin kaz mı istersin
Tomurcuk memeli kız mı istersin
Ben senin derdini çekemem gönül
Çıkıp yücelere bakmak istersin
Coşkun sular gibi akmak istersin
Her güzelle yatıp kalkmak istersin
Ben senin derdini çekemem gönül
Karac'oğlan der ki okuyam yazam
Keleş değilim ki kervanlar bozam
Giyinem kuşanam bir hosça gezem
Ben senin derdini çekemem gönül
Dinleyin Bir
Güzel Medhedeyim
Dinleyin bir güzeli medhedeyim
Yiğide nispetle yürüyüşlünün
Can feda ederim şöyle sunaya
Bin türlü naz ile salınışının
Kadife şalvarlı tüllü başlının
Güvercin topuklu sarı mestlinin
Elleri kınali kumru seslinin
Zülüfü gerdana tarayışlının
Entari giyinmis freng irengi
Yanaklar kırmızı elmas irengi
Saçlari topukla eyliyor çengi
Bir ceren bakışlı on dört yaşlının
Karac’oğlan der ki güzelin huyu
Hezeren çubuğ(u) na benziyor boyu
Ab-i kevser gibi lebinin suyu
Peynirdir dilleri inci dişlinin
Dün
gece dün gece gördüm düşümde
Göçün çekmiş gider ili Zeyneb'in
İnci mercan gibi ufak dişinde
Tatlı tatlı söyler dili Zeyneb'in
Zeyneb pek küçüktür haldan bilmiyor
Ün eyledim hiç yanıma gelmiyor
Göz görüp de gönül karar kılmıyor
Aştı üstümüzden yolu Zeyneb'in
Yaz gelip de meyvaları yetmemiş
Şeyda bülbül konup figan etmemiş
Bahçasında mor menevşe bitmemiş
Açılmış goncası gülü Zeyneb'in
Sabah olur seher yeli estirir
Siyah zülfü mah yüzünde gezdirir
Zalım engel yari bize küstürür
Dolansın boynuma kolu Zeyneb'in
Bahar olup seher yeli esti mi
Zeyneb bizim ile kadem bastı mı
Acep bizden umudunu kesti mi
Karacaoğlan olsun kulu Zeyneb'in
İncecikten bir kar yağar,
Tozar Elif, Elif deyi...
Deli gönül abdal olmuş,
Gezer Elif, Elif deyi...
Elif’in uğru nakışlı,
Yavrı balaban bakışlı,
Yayla çiçeği kokuşlu,
Kokar Elif, Elif deyi...
Elif kaşlarını çatar,
Gamzesi sineme batar.
Ak elleri kalem tutar,
Yazar Elif, Elif deyi...
Evlerinin önü çardak,
Elif'in elinde bardak,
Sanki yeşilbaşlı ördek
Yüzer Elif, Elif deyi...
Karac'oğlan eğmelerin,
Gönül sevmez değmelerin,
İliklemiş düğmelerin,
Çözer Elif, Elif deyi...
Evvel Allah, ahir Allah
Andan ulu gelmemiştir
Hak Muhammed'den sevgili
Hakk'ın kulu gelmemiştir
Sah-ı merdan idi adı
Cömert sofrasın kim kodu
Ali'ye aslanım dedi
Uyruk Ali gelmemiştir
Pir olmayan aşka gelmez
Koç olmayan kurban olmaz
Ecel gelse derman olmaz
Hakk'tan rıza gelmemistir
Od düştüğü yeri yakar
Değme dalda gül mü biter
Ko dört dilin, çok kuş öter
Bülbül ünü gelmemistir
Karac'oglan Hakk'a yalvar
Verdiğine günah ol dar
Sol âlemde eksiksiz yar
Kimse bulup gelmemistir
Evvel bahar yaz ayların çatıldı
Paralandı bulut göğe atıldı
Akan sular kar buz oldu tutuldu
Dalgalanıp göller ağlamasın mı
Yaz gelir de yazı yaban yurd olur
Her yerde de bir alıcı kurd olur
O yaşında kızlar gonca gül olur
Vakit geçen güller ağlamasın mı
Hey der Karacaoğlan bahar erişti
Meyvasın dermeden gazelin düştü
Yüklendi barhanam kervanım göçtü
Tozu kalkan yollar ağlamasın mı
Evvel sen de yücelerden uçardın
Şimdi inginlere indin mi gönül
Derya deniz dağ taş demez geçerdin
Karada menzilin aldın mı gönül
Yiğitliğim elden gitti yel gibi
Damağımda tadı kaldı bal gibi
Hoyrat eli değmiş gonca gül gibi
Bozulmuş bağlara döndün mü gönül
Hasta oldun yastığını istersin
Kadir Mevlâ'm sağlığını göstersin
Cennet-i âladan bir köşk dilersin
Boynunun farzını kıldın mı gönül
Karacaoğlan der ki söyle sözünü
Hakk'a teslim eyle kendi özünü
Nâs işine karalama yüzünü
Yolun doğrusunu buldun mu gönül
Felek Vermezsin
Dengi Dengine
Felek vermezsin dengi dengine
Yolum düşürdün yine ingine
Kader getirdi Karaman iline
Çimenler mahzun gülleri mahzun
Aşıp dağları seyran eyledim
Garip gönlümü hayran eyledim
Doğdu gönlümden ben de söyledim
Yaylalar mahzun yolları mahzun
Oba yerleri yıkılmış viran
Ceylanlar gitmiş dağılmış şahan
Dedim feleğe işlerin yaman
Konuştum nice dilleri mahzun
Karac’oğlan konayım güllere
Gidelim gönül uzak illere
Selam söyleyin garip yollara
Gördüm ovaları çölleri mahzun
Kemler iyiyi göremez
Gamlanma gönül gamlanma
Bin kaygu bir borç ödemez
Gamlanma gönül gamlanma
Koyun meler kuzu meler
Sular hendeğinde dolar
Ağlayanlar bir gün güler
Gamlanma gönül gamlanma
Yiğit yiğidin yoldaşı
At yiğidin öz kardaşı
Sağlıktır her şeyin başı
Gamlanma gönül gamlanma
Naçar Karac'oğlan naçar
Pençe urup göğsün açar
Kara gündür gelir geçer
Gamlanma gönül gamlanma
Bağlandı yollarım, kaldım çaresiz
Gayri dünya bana aralandı gel
Derildi defterim artsız arasız
Üst üste dizildi sıralandı gel
Yâri görse idim haftada ayda
Sevip ayrılmaktan ne buldum fayda
Azrail göğsümde canım hay hayda
Ciğerimin başı yaralandı gel
Karac'oğlan der ki başa yazıldı
Gözüm yaşı ceyhun oldu süzüldü
Kefenim biçildi, kabrim kazıldı
Mezarımın üstü karalandı gel
Gel Güzeli Bolca
İle Gidelim
Gönül ne gezersin sarp kayalarda
İniver aşağı yola gidelim
Bir güzel sevmeyle gönül eğlenmez
Gel güzeli bolca ile gidelim
Koyuverin gitsin sefil baykuşu
Durmuyor akıyor gözümün yaşı
Kadir kıymat bilmez imiş her kişi
Kadirli kıymatlı ile gidelim
Şahanı koyverin avını alsın
Yarenim yoldaşım yanıma gelsin
Şu garip illerde düşmanım ölsün
Emmili dayılı il'e gidelim
Karac'oğlan der ki yiyip içmeden
Muhannetin köprüsünden geçmeden
Güzeller usanmaz konup göçmeden
Düşelim de azgın sele gidelim
İbtida yürüyüş oldu Bağdad'a
Sıçradı hendeği geçti Genç Osman
Vuruldu bayraktar, kaptı bayrağı
İrişti bedene dikti Genç Osman
Kurşunlarım yağmur gibi yağarken
Tütünlerim gök yüzüne dönerken
Yıkılası Bağdad seni döğerken
Şehidlere serdar oldu Genç Osman
Eğerlensin kır atımın ikisin
Fethedeyim düşmanların hepisin
Sabah namazları Bağdad kapısın
Mevla izin verdi açtı Genç Osman
Getirin de Genç Osman'ı görelim
Şahbazımız var idüğün bilelim
Taht isterse tahtımızı verelim
Vezirleri posttan indi Genç Osman
Sultan Murad, Sultan Ahmed çırağı
Ah edince getirirdi ırağı
Kudretten çatılı anın yüreği
Dal kılıç yazıldı gitti Genç Osman
Karac'oğlan bunu böyle söyledi
Askerleri dağı taşı boyladı
Bir Bağdat'ı da gayet medheyledi
Bin yiğide bir baş oldu Genç Osman
Gökyüzünde tüten olsam
Yeryüzünde biten olsam
Al benekli keten olsam
Yâr boynuna sarsa beni
Yâr kolunda burma olsam
Yedikleri hurma olsam
Alçım alçım sürme olsam
Yâr kaşına sürse beni
Karac'oğlan uşak olsam
Yâr belinde kuşak olsam
Bir atlastan döşek olsam
Yâr altına serse beni
Gönül gurbet ile varsa
Ya gelinir ya gelinmez
Her güzele meyil verme
Ya sevilir ya sevilmez
Yöğrüktür bizim atımız
Yardan atlattı zatımız
Gurbet ilde kıymatımız
Ya bilinir ya bilinmez
Bahçenizde nar ağacı
Kimi tatlı kimi acı
Gönüldeki dert ilacı
Ya bulunur ya bulunmaz
Deryalarda olur bahri
Doldur ver içem zehri
Suna'm gurbet ilin kahrı
Ya çekilir ya çekilmez
Karacaoğlan düşse yola
Bülbül figan eder güle
Güzel sevmek bir sarp kale
Ya alınır ya alınmaz
Yeşil başlı gövel ördek
Uçar gider göle karşı
Eğricesin tel tel etmiş
Döker gider yâre karşı
Telli turnam sökün gelir
İnci mercan yükün gelir
Elvan elvan kokun gelir
Yar oturmuş yele karşı
Şahinim var bazlarım var
Tel alışkın sazlarım var
Yâre gizli sözlerim var
Diyemiyom ele karşı
Hani Karac'oğlan hani
Veren alır tatlı canı
Yakışmazsa öldür beni
Yeşil bağla ala karşı
Güzel ne güzel olmuşsun
Görülmeyi görülmeyi
Siyah zülfün halkalanmış
Örülmeyi örülmeyi
Mendilim yudum arıttım
Gülün dalında kuruttum
Adın ne idi unuttum
Sorulmayı sorulmayı
Seğirttim ardından yettim
Eğildim yüzünden öptüm
Adın bilirdim unuttum
Çağırmayı çağırmayı
Benim yârim bana küsmüş
Zülfünü gerdana dökmüş
Muhabbeti benden kesmiş
Sevilmeyi sevilmeyi
Çağır Karac'oğlan çağır
Taş düştüğü yerde ağır
Yiğit sevdiğinden soğur
Sarılmayı sarılmayı
Çok
sevdiğim Hasan Dağı,
Şu dumanın hal olma mı?
Senin gibi yüce dağın
Eğlim eğlim yol olma mı?
Hasan Dağı'nın eteği,
Çevresi güller biteği.
Koç yiğit, arslan yatağı
Hiç bu dağın il olma mı?
Yükseği yalım kayalı.
Kekliği şahan soyalı.
İnce belli, gök sayalı
Dilber seven del'olma mı?
Yükseğinin karı tozar,
İngininin köyü mezar.
Göğsü al'ca kaplan gezer,
Avcı olup al olma mı?
Eğlim eğlim yol alanın,
Seferine kul olanın,
Ak gerdanda ben olanın
Yanakları bal olma mı?
Deli gönül, var günahın.
Onun için geçmez anın.
Senin gibi padişahın
Benim gibi kul'olma mı?
Farı, Karac'oğlan, farı.
Ben çekerim ah ü zârı.
Günde bağlanırsın sarı,
Bu velenin al'olma mı?
Ilgıt Ilgıt Esen
Seher Yelleri
Ilgıt ılgıt esen seher yelleri
Esip esip yâre değmeli değil
Ak elleri elvan elvan kınalı
Karadır gözleri sürmeli değil
Estirir de seher yeli estirir
Kimini güldürür kimin kusturur
Kısmet ise kadir Mevla’m gösterir
Sevmeli güzeli öğmeli değil
Bir bölük turna da havada uçar
İner engininden bir bâde içer
Esen seher yeli göğsünü açar
Yâr göğsün bendleri düğmeli değil
Bir bölük turna da havada kışlar
Bak başıma geldi gördüğüm düşler
Size derim size yiğit yoldaşlar
Sözü yalan yâri sevmeli değil
Karac'oğlan der ki konup göçmedim
Ak göğsünün düğmelerin açmadım
Fırsat elde iken alıp kaçmadım
Öldürmeli beni döğmeli güzel
İlk Akşamdan
Vardım Kavil Yerine
İlk
akşamdan vardım kavil yerine
Önegördüm kömür gözlüm gelmedi
Bilmem gaflet bastı yattı uyudu
Bilmem o yâr bize küstü gelmedi
Benim yârim gide gide donandı
İkrar verdi cahil gönlüm inandı
Ay da geldi orta yeri dolandı
Seherin yelleri esti gelmedi
Unuttu mu ahd ü âmânı n'etti
Başın alıp gayrı diyara gitti
Benim mecbur olduğumu farketti
Zalım garaz etti kaçtı gelmedi
Karac'oğlan der ki devranım döndü
Gönlüm yücedeydi engine indi
Seherin yelleri şafağın bendi
Hani usul boylu sunam gelmedi
İlleri Var Bizim
İle Benzemez
İndim seyran ettim Firengistan'ı
İlleri var, bizim ile benzemez
Levin tutmuş goncaları açılmış
Gülleri var, bizim güle benzemez
Göllerinde kuğuları yüzüşür
Meşesinde sığırları böğrüşür
Güzelleri türkü söyler, çığrışır
Dilleri var, bizim dile benzemez
Seyr edüben gelir Karadeniz'i
Kanları yok, sarı sarı benizi
Öğün etmiş, kara domuz etini
Dinleri var, bizim dine benzemez
Akılları yoktur, küfre uyarlar
İmanları yoktur, cana kıyarlar
Başlarına siyah şapka giyerler
Beyleri var, bizim beye benzemez
Karac'oğlan eydür, dosta darılmaz
Hasta oldum, hatırcığım sorulmaz
Vatan tutup bu yerlerde kalınmaz
İlleri var, bizim ile benzemez
Kadir Mevla’m,
Senden Bir Yar İsterim
Kadir Mevla’m, senden bir yar isterim.
Minnet ile gelen yâri n`eyleyim?
Bir sofra isterim, eller değmedik.
Eller yemiş, doyulmuşu n`eyleyim?
Bir yayla isterim, eli göçmedik;
Lalesi, sümbülü, gülü geçmedik.
Bir güzel isterim, eller değmedık;
Koldan kola sarılmışı n`eyleyim?
Bir güzel isterim, nice olursa;
Gözler ala, beli ince olursa.
Binerim ata da dinççe olursa;
Eller binip kovulmuşu n`eyleyim?
Amanın da, Karac`oğlan, amanın.
Kirpikler ok olmuş kaşı kemanın.
Evvel kız başlıydın, duldur zamanın.
Olursa kız olsun, dulu n`eyleyim?
Kadir Mevlam
Senden Bir Dileğim Var
Kadir Mevlam senden bir dileğim var
Muhannet kuluna muhtaç eyleme
Cennet-i alayı nasib et bana
Sırat köprüsünden yolum bağlama
Kapımıza kara deve çökünce
Fırtınası şol âlemi yıkınca
Cehenneme kul seçilip çıkınca
Kadir Mevla’m o kullardan eyleme
Kadir Mevla’m ateş atma özüme
Dünya malı görünmüyor gözüme
Kadir Mevla’m sen bak benim yüzüme
Cehennemin ateşiyle dağlama
Karac'oğlan hata çıkmaz dilimden
Kocadım da hayır gelmez elimden
Kadir Mevla’m asla geçmez kulundan
Deli gönül ah çekip de ağlama
Katar Katar Olmus
Gelen Turnalar
Katar katar olmuş gelen turnalar
Şu halime, şu gönlüme bak benim
Şahin pençe vurdu, tüyüm ağarttı
Kanadıma bir ok vurdu berk benim
Gökyüzünde turnam bölüktür bölük
Ayrılık elinden ciğerim delik
Önü muhabbet de sonu ayrılık
Depreştirmen, eski yaram çok benim
Gittim gurbet ile geri gelinmez
Kim ölüp de kim kaldığı bilinmez
Ölsem gurbet ilde gözüm yumulmaz
Anam, atam bir ağlarım yok benim
Karac'oglan der ki, bre erenler
Ben gidiyom, mağmur olsun örenler
Kavim, kardaş, konuştuğum yarenler
Soyundurup, çıracığım yok benim
Bad-ı
saba selam söyle o yâre,
Pek göresim geldi illerimizi.
Gönül arzu çeker ama ne çare,
N’ideyim tutan var yollarımızı.
Acem şahı bize name gönderdi,
Gam leşkerin üstümüze dönderdi,
Zalim felek bizi yaktı yandırdı,
Savurdu havaya küllerimizi.
Yüküm gamdır gam alır satarım,
Pervaneler gibi yanar tüterim,
Kıyamette yakasını tutarım,
Vermesin hoyrata gönüllerimizi.
Karac’oğlan der ki gümanım yoktur,
Gayri rakiplere amanım yoktur.
Sılaya varmaya dermanım yoktur
Nazlım beklemesin yarini
Eğer benim ile gitmek dilersen
Eğlen güzel yaz olsun da gidelim
Bizim iller kıraçlıdır aşılmaz
Yollar çamur kurusun da gidelim
Aşamazsın Karaman'ın ilini
Köprüsü yok geçemezsin selini
Gerdan yaylasının Perçem belini
Lale sümbül bürüsün de gidelim
Sökülsün dağların buzu sökülsün
Öne insin, çöl ovaya dökülsün
Erzurum dağının karı çekilsin
Ak koyunlar yürüsün de gidelim
Karac'oğlan der ki buna ne fayda
Hiç rağbet kalmadı yoksula baya
Bu ayda olmazsa gelecek ayda
Onbir ayın birisinde gidelim.
İzin Ver Hey Ağam
Ben de Gideyim
İzin ver hey ağam ben de gideyim
Ah çekip de arkam sıra ağlar var
Bakarım bakarım sılam görünmez
Aramızda yıkılası dağlar var
Coşkun sular gibi akıp durulma
Kuru yaprak gibi esip savrulma
Nerde güzel görsen ona çevrilme
Bizim ilde cana kıyar beyler var
Karşıdan karşıya yanar bir ışık
Bunu söyleyenin dilleri âşık
Bir bugday benizli zülfü dolaşık
Gitme diye beni yolda eğler var
Karac'oğlan der ki kendim öğeyim
Taşlar alıp kara bağrım döğeyim
Güzel sevme derler nasıl sevmeyim
Kaşlar arasında çifte benler var
Ala
gözlü nazlı dilber
Sen d’olasın benim gibi
Zülfün dökük boynun bükük
Sen d’olasın benim gibi
Bahçende güller bitmesin
Dalında bülbül ötmesin
Kapından cerrah gitmesin
Sen d’olasın benim gibi
Gül yerine diken bitsin
Kuşyerine baykuş ötsün
Gözün yaşı sele gitsin
Sen d’olasın benim gibi
Karac'oğlan der mert gibi
Yanar yüreğim od gibi
Bir ok yemiş bozkurt gibi
Sen d’olasın benim gibi
Yüceden mi Geldin
Sen Seher Yeli
Yüceden mi geldin sen seher yeli
Daha dostum eller ile gezer mi?
Solmuş derler gül benzinin iziği,
Daha dostum eskisinden güzel mi?
O ne dedi, sen ne dedin varıncak?
Oğlan aşık mısın? Dedi görüncek
El kavuşturup divanına duruncak
Daha dostum eskisinden güzel mi?
Kolda götürürüm yavrı baz gibi
Yüzerim göllerde boymul kaz gibi
Bahçandan açılan top nergiz gibi
Toplar toplar, dost zülfüne dizer mi?
Karac’oğlan, gider kendi yoluna
Çiğ ibrişim pek yakışır beline,
Divitin, kalemin almış eline;
O dost bizi defterine yazar mı?
Madem dilber meylin yoğudu bende
Ezelinden ikrar vermeyeydin
Muhabbettir güzelliğin nişanı
Uğrun uğrun bakıp gülmeyeyidin
Siyah saçlarını eylersin perde
Beni sen uğrattın bin türlü derde
ben kendi halımda gezdiğim yerde
Çağırıp yağdigar vermeyeyidin
Karacaoğlan der ki ey mahı mestim
Kaşla göz edersin benimi kestin
Severler güzeli darılma dostum
Darıldıysan güzel olmayayıdın
N`eyleyeyim Şu
Dünyanın Ziynetin
N`eyleyeyim şu dünyanın ziynetin,
Akibeti ölüm olduktan geri?
İstemem bahçemde bülbüller ötsün,
Benim gonca gülüm solduktan geri.
Çöze idim düğümelerin döşünden,
Öpe idim gözlerinden, kaşından;
Güzelliğin soyha kalsın başından
Ben inli, boranlı olduktan geri.
Yalanmış dünyanın ötesi, yalan.
Felektir muradım elimden alan.
Mısr`a sultan olsam istemem kalan,
Dost ağlayıp düşman güldükten geri.
Karac`oğlan der ki: Bu, ne hal bilmem?
Gelmişim dünyaya, bir daha gelmem.
Alem bir yan`olsa, o yari vermem,
Yarin gönlü bende olduktan geri.
Dinle sana bir nasihat edeyim
Hatırdan gönülden geçici olma
Yiğidin başına bir iş gelince
Onu yad ellere açıcı olma
Mecliste arif ol kelamı dinle
El iki söylerse sen birin söyle
Elinden geldikçe sen eylik eyle
Hatıra dokunup yıkıcı olma
Dokunur hatıra kendisin bilmez
Asilzadelerden hiç kemlik olmaz
Sen iyilik et de o zayi olmaz
Darılıp ta başa kakıcı olma
El arifdir yoklar senin bendini
Dağıtırlar tuzağını fendini
Alçaklarda otur gözet kendini
Katı yükseklerden uçucuolma
Muradım nasihat bunda söylemek
Size layık olan onu dinlemek
Sev seni seveni zay etme emek
Sevenin sözünden geçici olma
Karacaoğlan söyler sözün başarır
Aşkın deryasını boydan aşırır
Seni bir mecliste hacil düşürür
Kötülere konup göçücü olma
Nazlı Yârdan
Geldi Bana Bir Name
Nazlı yârdan geldi bana bir name
Eğer doğru ise kırdı belimi
Dediler ki yarini yad iller almış
Kadir Mevlam nasib eyle ölümü
Bülbüle söyleyin gülüne konsun
Beni yârdan eden Allah'tan bulsun
Sabreyle sevdiğim ilkbahar olsun
Terkedeyim vatanımı ilimi
Ak yâri gördükçe ağladım coştum
Al elinden dolu badeler içtim
Kötüler sandı ki ben yârdan geçtim
Ölmeyince çeker miyim elimi
Karac'oğlan derki konmadan göçmem
Her olur olmaza sırrımı açmam
Kötüler köprü olsa üstünden geçmem
Taşık suya uğradırım yolumu
Nedendir de kömür gözlüm nedendir
Şu benim geceler uyumadığım?
Çetin derler ayrılığın derdini
Ayrılık derdine doyamadığım
Dostun bahçesine yad eller dolmuş
Gülünü toplarken fidanın kırmış
Şunda bir kötünün koynuna girmiş
Şu benim sevmeye kıyamadığım
Kömür gözlüm seni sevdim sakındım
İndim has bahçeye güller sokundum
Bilmiyorum nerelerine dokundum
Bir belli haberin alamadığım
Karac'oğlan der ki yandım da öldüm
Her deliliği ben kendimde buldum
Dolanıp da kavil yerine geldim
Kavil yerlerinde bulamadığım...
Terkeyleyim seni hey kaşı keman
Vefası olmayan yârda ne kaldı
Hiç mi yok sevdiğim göğsünde iman
Beni mecnun eden yârda nem kaldı
Felek benden beter etsin hâlini
Ben ölürsem yadlar sarsın belini
Garip bülbül güle versin meylini
Figanım arttıran yârdan nem kaldı
Akar gözüm yaşı bir dem silinmez
Ko başım sağ olsun yâr mı bulunmaz
O yârin yanında kadrim bilinmez
Kadrimi bilmeyen yârda nem kaldı
Karacaoğlan der ki severim candan
Can esirgemezdim cananım senden
İşittim sevdiğim vazgeçmiş benden
Giderim gurbete daha nem kaldı
Nuh`un Gemisine
Bühtan Edenler
Nuh`un gemisine bühtan edenler,
Yelken açıp yel kadrini ne bilir?
O Süleyman kuş dilini bilirdi,
Her Süleyman dil kadrini ne bilir?
Arap atlarında olur fırkalar,
Kimi sarhoş yürür, kimi ırgalar.
Zibilliğe inip konan kargalar,
Has bahçede gül kadrini ne bilir?
Dünya benim diye zenginlik satan,
Helal ekmeğine haramlar katan,
Sonradan sonraya beğliğe yeten
Zalim olur, el kadrini ne billir?
Karac`oğlan der ki: Belim büküldü,
Ağzım içinde dişim döküldü,
Nuh Nebi`nin haddesinden çekildi,
Saz çalmayan tel kadrini ne bilir?
On Birinde
Bir Yar Sevdim
On
birinde bir yar sevdim
Yeni açmıs güle benzer
On ikide şeker şerbet
Oğul vermiş bala benzer
On üçünde gözün süzer
Zülüfün gerdana düzer
Kargı kamış gibi uzar
Boyu servi dala benzer
On dördünde pek derbeder
Dostun ikrarını güder
Nere çekersen ora gider
Boynu toklu kula benzer
On beşinde yaşar yaşın
Her örnekten bağlar başın
Tenhalarda arar eşin
Tez alışkın tele benzer
On altıda kurt bilekli
Yüreği Hakka dilekli
Sağrısı yesil örekli
Esen poyraz yele benzer
On yedide delidolu
Hiç bilmez gittiği yolu
Hasbahçenin gonca gülü
Kız turnada tele benzer
On sekizde geçer gücü
Kız oğlana bulur suçu
Gelinin ibrişim sacı
Kızın altın tele benzer
On dokuzda olur hasta
Zülüfleri deste deste
Gelin şeker şerbet tasta
Kız petekte bala benzer
Naçar Karac(a) oğlan naçar
Aşkın kitabını açar
Yiğirmide vakti geçer
Geçmez akça pula benzer
Ölüm ardıma düşüp de yorulma
Var git ölüm bir zaman da gene gel
Akıbet alırsın komazsın beni
Var git ölüm bir zaman da gene gel
Şöyle bir vakitler yiyip içerken
Yiyip içip yaylalarda gezerken
Gene mi geldin ben senden kaçarken
Var git ölüm bir zaman da gene gel
Çıkıp boz kurtlayın ulaşamadım
Yalan dünya sana çıkışamadım
Eşimle dostumla buluşamadım
Var git ölüm bir zaman da gene gel
Karac'oğlan der ki derdim pek beter
Bahçede bülbüller şakıyıp öter
Anayı atayı dün aldın yeter
Var git ölüm bir zaman da gene gel
Ömrüm uzun eyle Bari ey Hüda,
Hamd ü sena, şükür etmek isterim,
Çalışıp, kazanıp nefis taamlar
Dişlerim var iken yemek isterim.
Açıldı dehanım, söyler zebanlar.
Sana muhtaç bunca şahlar, gedalar.
Ay, yeşil hırkalar, türlü libaslar,
Böylece münasip geymek isterim.
Bir küheylan at ver, istemem eşek.
Üstü kaplan postu, tek olsun öşek.
Kuş tüyünden yastık, yumşak döşek,
Keçeler içinde yatmak isterim.
Bir güzel isterim, ahu bakışlı;
Gerdanı bir karış benli, nakışlı;
Inci dişli olsun, hem kara kaşlı;
Boynuna sarılıp yatmak isterim.
Kalk gönül, gezelim helv`alayına.
Ol helvalar da dişe kolayına.
Her akşam de pirinç pilavına,
Kahvaltıda ballı kaymak isterim.
Bamyayı severim, dolma hoş olur.
Balli börek pişer, içi boş olur.
Hele zerdali yanında hoş olur,
Yedikçe karnıma koymak isterim.
İçli köfte gerek yola gidene,
Bumbar doldurması benzer harane.
Baklavayla börek şifa bedene,
Yedikçe ellerim yumak isterim.
Sütlü ile tek helise olaydı,
Tavuk kızartması sahna dolaydı,
O tel helvası da dişe kolaydı,
Aranmaz, üşenmez emek isterdim.
Kaz, turaç olmasa, günde yüz serçe.
Ya kuzu doldurması nere kaça?
Seherden evvel de ekşili paça,
Limon bulunmaza somak isterim.
O güzel meyvalar bittiği zaman,
Toplayan, getiren cümleden heman.
Dediler lezzetli şol adı yaman,
Anında kabuğun soymak isterim.
Nerde kaldı şekerli kurabiye?
Ne demeli furun eti kebaba?
Bazılar da su mu katar şaraba?
Neme lazım, adın demek isterimç
Kocadım, ihtiyar oldum kardaşlar.
Halime rahm edin, bakın yoldaşlar.
Döküldü, ağzımda kalmadı dişler.
Yağlıca höşmerim koymak isterim.
Yedirdin, içirdin hepsi de yalan.
Ahir ömrümüzü ederler talan.
Bu sözüm dinleyip nasihat alan,
İşitip tutanı duymak isterim.
Azrail göğsüme çöktüğü zaman,
Öyle bilin, halim perişan, yaman,
Bülbülüm kafesten uçtuğu zaman,
Cesedimi kabre koymak isterim.
Karac`oğlan der ki: Böyle kalaydım,
Zahir, batın muradıma ereydim.
Ol gün dahi cemalini göreydim,
Hakk`ın dıdarını görmek isterim
Ötme Turaç, Ötme;
İşin Var Senin
Ötme, turaç, ötme; işin var senin.
Şahan salıp avlanacak yer değil.
Vardım, gördüm, ağyar göçmüş yurdundan;
Vatan tutup eğlenecek yer deyil.
Güzel, senin ak saraylı yurdun var;
Divitin var, kalemin var, ördün var;
Güzel, senin türlü türlü derdin var;
Hosça sallan, karşındaki tor değil.
Bir düğme diktirem göğsün ağ ise.
Etrafı da lale, sünbül, bağ ise.
Eğer güzel bende gönlün yoğ ise,
Benim işim minnet ile zor değil.
Karac`oğlan der: Gezelim yurtları,
Söyleyelim başa gelen dertleri,
Sevmeseydim senin gibi sertleri.
Ah, n`eyleyim, aklım başa yar deyil.
Sabahtan Çıktım
Da Seyran Yerine
Sabahtan çıktım da seyran yerine
Ay yıldız karşımda salınıp durur
Kadir Mevlam ben günahkar kulunum
Defterim elinde dürülüp durur
On iki yıldızın ucu terazi
Karıştı ülkere, gitti birazı
O mahşer yerinde aralar bizi
Hak mizan terazi kurulup durur
iki derler bu dünyanın kapısın
Yerden göğe inmiş anın yapısı
Korkulu yollarda sırat köprüsü
Ummanın üstünde salınıp durur
Karac'oğlan der ki, nedip nederler
Hak olan işleri beyan ederler
Zemanede doğru eğri söylerler
Ay, gün, yıldız gibi durulup durur
Sabahtan
Uğradım Ben Bir Güzele
Sabahtan uğradım ben bir güzele
Ala gözlerine sürmeler çekmiş
Taramış zülfünü dökmüş bir yana
Salıvermiş ince belin üstüne
Bir hoş durur eda naz gibi
Arkasında saçı tel tel saz gibi
Has bahça içinde top nergiz gibi
Karalar mı giydin al'ın üstüne
Alma alma yanakları al gibi
Boyu uzar gider selvi dal gibi
Seherde açılan gonca gül gibi
Sandım kan damlamış karın üstüne
Çıka çıka çıktım yoluna vardım
Verdiği çevreyi koluma sardım
Uğrunda ölümü göze aldım
Dİvanına durdum yolun üstüne
Çekiverdim gücün gücün içine
Al karanfil takmış sünbül saçına
Ömrümü koymuşum ferman bacına
Yarim sultan olmuş ilin üstüne
Sana Dedim
Allı Gelin Has Gelin
Sana dedim allı gelin has gelin
Suya gider sağ elinde tas gelin
Yedi yıldır ben sevdana düşeli
Kerem eyle şu sevdamı kes gelin
Zalim aşk elinden içmişim ağı
Senin için dolanırım bu dağı
Alam beliğine altın saç bağı
Tak saçına ince bele as gelin
Ben seni severim sen de seversen
İnsan olman el sözüne uyarsan
Çizme olam ayağına giyersen
Ökçesin de çamurlara bas gelin
Karac'oğlan der ki nic'olur halim
Yoluna dökülsün olanca malım
Giyin hint kumaş karşımda salın
Ko desinler şu yiğidin has gelin
Sarı Edik
Geymiş Goncu Kısarak
Sarı edik geymiş goncu kısarak
Gidiyor da birim birim basarak
Anası huri de kızı beserek
Emirler'den bir kız indi pınara
Sarı edik geymiş goncu dizinde
Arzumanım kaldı ala gözünde
Böyle güzel m'olur köylü kızında
Emirler'den bir kız indi pınara
Meles gömlek geymiş vücudu nazik
Kollarını sıkmış altun bilezik
Aşnası kötüdür ceylana yazık
Emirler'den bir kız indi pınara
Karac'oğlan der ki n'olup n'olmalı
Keten gömlek geymiş kolu sırmalı
Anasın öldürüp kızın almalı
Emirler'den bir kız indi pınara
Sevdiğim Arzımı
Demekçin Sana
Sevdiğim arzımı demek’çin sana
Bülbül söylediği dil gerek bana
Şu bağrım kül oldu hep yana yana
Onu söndürmeğe sel gerek bana
Yandım yakıldım ben bir ateşlere
Vardım da takıldım ben bir neştere
Delindi ciğerim kapandım yere
Beni kaldıracak el gerek bana
Haldan anlar isen haldaş olalım
Gurbet gezdi isen yoldaş olalım
Anasız babasız kardaş olalım
Ucu yar zülfünde yol gerek bana
Karac'oğlan der ki Bayburt elleri
Esip esip bize gelir yelleri
Burmalanmış yar yüzünün telleri
Ona bağlayacak gül gerek bana
Ala
gözlerini sevdiğim dilber
Sevgini sevdamdan ayr’amıyorum
Gündüz hayalimde, gece düşümde
Bana bir hal oldu bilemiyorum
Yaylanın hası da şu nazlı pınar
Aşnası olanlar yolları dener
Duramaz dillerim, nazlımı arar
Dilimi tutup da duramıyorum
Nerde güzel görsem artıyor gamım
Genç yaşımda sağır oldu kulağım
Her gün önümüzden geçer yolağım
Şimdi nerd'olduğum bilemiyorum
Karacaoğlan da gördüğün öğer
Uzundur sacları topuğun döğer
Vermişler beş bini, bin daha değer
Kesilmiş bahası, alamıyorum
Ala
gözlerini sevdiğim dilber
Göster cemalini görmeğe geldim
Şeftalini derde derman dediler
Gerçek mi sevdiğim sormaya geldim
Gündüz hayallerim gece düşlerim
Uyandıkça ağlamaya başlarım
Sevdiğim üstünde uçan kuşların
Tutup kanatların kırmaya geldim
Senin âşıkların gülmez dediler
Ağlayıp yaşını silmez dediler
Seni bir kez saran ölmez dediler
Gerçek mi efendim sormaya geldim
Senin işin yiyip içmek dediler
Yaran ile konup göçmek dediler
Göğsün cennet koynun uçmak dediler
Hak nasip ederse görmeye geldim
Mail oldum senin ince beline
Canım kurban olsun tatlı diline
Âşık olup senin hüsnün bağına
Kırmızı güllerin dermeye geldim
Karac’ oğlan der ki işin doğrusu
Gökte melek yerde huma yavrusu
Söyleyim ben sana sözün doğrusu
Soyunup koynuna girmeğe geldim
Ala
gözlerini sevdiğim dilber
Kuğuya benzettim göller içinde
İnceciktir belin hilaldir kaşın
Selviye benzettim dallar içinde
Benim dostum gelişinden bellidir
Ak elleri deste deste güllüdür
Güzel seven yiğitler de bellidir
Melil mahzun gezer iller icinde
Karşımızdan geçen acap yar mı ola
Benim gibi yaralanmış, zar mı ola
Benim sevdiceğim güzel var mı ola
Hakkın yarattığı kullar içinde
Karac’oğlan söyler biz de varalım
Kimler rakip olmuş biz de görelim
Halin hatırını anın soralım
Götürüp giderler sallar içinde
Ala
gözlerini sevdiğim dilber
Sana bir sözüm var diyemiyorum
Bilmem deli miyim mecnun gezerim
Sırrımı yadlara veremiyorum
Ak memenden emeceğim azıktır
Tarama zülfünü gönlüm bozuktur
Öksüzüm garibim bana yazıktır
Destursuz koynuna giremiyorum
Helal olsun al yanaktan emdiğim
El uzatıp gonca gülün derdiğim
İnce belin usul boyun sardığım
Alışmış kollarım duramıyorum
Karac’oğlan der ki beyli paşalı
Aşk sevdası gözlerimden taşalı
Sen gibi güzele gönlüm düşeli
Uyuyup uykuya kanamıyorum
Ala
gözlerini sevdiğim dilber
Seni görmeyeli göresim geldi
Altun kemer sıkmış ince belini
Usul boylarını sarasım geldi
Küçücüksün güzel etme bu nazı
Ciğerime bastın ateşi közü
Başına sokmuşun gülü nergisi
Yüzünü yüzüme süresim geldi
Aladır gözlerin karadır kaşın
Aradım cihanı bulunmaz eşin
Yayla kenarından beyazdır döşün
Uzanıp üstüne ölesim geldi
Karac’oğlan der ki bilirim seni
Adadım yoluna kurban bu canı
Koynunda beslesen ayvayı narı
Çözüp düğmelerin deresim geldi
Ala
gözlerini sevdiğim dilber
Şu gelip geçtiğin yollar öğünsün
Kadir Mevla’m seni öğmüş yaratmış
Kısmeti olduğun kullar öğünsün
Huri melek var mı senin soyunda
Kız namazım kaldı usul boyunda
Kadir gecesinde bayram ayında
Üstüne gölg’olan dallar öğünsün
Huri kızlar sürmelemiş gözünü,
İlin aşiretin çeksin nazını
Kaldır perçemini görem yüzünü
Yüzüne dökülen teller öğünsün
Karac’ oğlan der ki garibim garip
Garibin halinden ne bilsin tabip
Akşamdan soyunup koynuna girip
Boynuna dolanan kollar öğünsün
Sinem Üstü
Düğüm Olsun, Dağ Olsun
Elim ile yıktım, boşandı bendim.
Coşkun sular gibi çağlar, gezerim.
Yitirdim kendimi, bulmadım gitti.
Sevdası başımda ağlar, gezerim.
Sinem üstü düğüm olsun dağ olsun;
Çevre yanı mor sümbüllü bağ olsun;
Irak, yakın kömür gözlüm sağ olsun;
Hayalin gönlümde eğler, gezerim.
Benden selam olsun yedi benlime,
Yine gam, kasavet bastı gönlüme.
Saçım, başım yolup kendi eğnime
Geyik postlarını bağlar, gezerim.
Karac`oğlan der ki: Derdim deşmeğe,
Arzuhal yazdırdım, yâre göçmeğe,
Aman deyip kapısına düşmeğe,
Dertli yüreğimi dağlar, gezerim.
Suya giden allı gelin
Niçin böyle salınırsın?
Gelin bir su ver içeyim
Gelin kimin gelinisin
Su değildir senin derdin
Görmek ise yeter gördün
Oğlan burda çokça durdun
Ağam gelir döğülürsün
Döğülürsem döğüleyim
Söğülürsem söğüleyim
Gelin sana kul olayım
Ölürüm kanlım olursun
Sen yaylaya göçmedin mi?
Soğuk sular içmedin mi?
Güzel görüp geçmedin mi?
Beni görüp delirirsin!
Türlü yaylayı aşınca
Soğuk suları içince
Kocayıp vaktin geçince
Taşlar alıp döğünürsün
Evlerinin önü solgan
Ağamı görürsen korkan
Telli perçemlisin oğlan
Ne dedim ki darılırsın
Karac'oğlan sana vurgun
Döşlerin elmadan dolgun
Sevindirdin beni bugün
İnşallah cennet görürsün
Şu
yüce dağların karı eridi
Sel oldu gidelim de bizim ellere
Yaylamızı lale sümbül bürüdü
Gel oldu gidelim de bizim ellere
Nazlı olur güzellerin eyisi
Deli gönül güzellerin delisi
Gayrı bizim elin kara çalısı
Gül oldu gidelim de bizim ellere
Karacaoğlan derki gelir yazları
Güzel kimden aldın sen bu nazları
Ananın babanın acı sözleri
Bal oldu gidelim de bizim ellere
Şunda Bir Güzelin
Salınışını
Şunda bir güzelin salınışını
Selviye benzettim, dallar içinde
Irmak kenarında, derya yüzünde
Kuğuya benzettim, göller içinde
Yörü güzel yörü, yolun basmazlar
Söyledip de şirin dilin kesmezler
Güzel sevmiş deyi çekip asmazlar
Koy ben de söylenem diller içinde
Benim yârim gelişinden bellidir
Ak elleri deste deste güllüdür
Eşinden ayrılan neden bellidir
Gezer melil melil iller içinde
Alına da deli gönül alına
Ciğerciğim aşk oduna deline
İller atlas geye, çıkıp salına
Ko, ben de kalayım çullar içinde
Karac'oğlan der ki, işim zar m'ola
Aşk kemendi boynumuza dar m'ola
Acap yarim gibi güzel var m'ola
Hakk'ın yarattığı kullar içinde
Her
sabah her sabah gelir geçerler
Dünyalar durdukça durası kızlar
Bir vefa görmedim kaşı karadan
Allah'ım muradı veresi kızlar
Kızlar güzel güzel aslı huriden
Yeryüzünü lale sümbül bürüden
Kasvetli gönlümün gamın eriden
Karanlık gecemin çırası kızlar
Donadaydım yeşil ile al ile
Besliyeydim şeker ile bal ile
Boğum boğum al kınalı el ile
Gelin olup bize varası kızlar
Karac'oğlan bir sümbülcük yetirsem
Yetirsem de gölgesinde otursam
Kulağı küpeli bir yar getirsem
Babamın evine giresi kızlar
Uçup Uçup Dağ
Salından Gelirsin
Uçup uçup dağ salından gelirsin
Gelişin nereden yalınız ördek
Ben bilirim bizim ilden gelirsin
Söylesin bir kelam diliniz ördek
Ağlamışsın gözyaşını sileyim
Söyle derdin neyse ben de bileyim
Eğer yalnız isen yoldaş olayım
Daha çok ırak mı iliniz ördek
Ağlamışsın gözlerinin yaşına
Uğramışsın zemherinin kışına
Alıcı kuş ile senin işin ne
Onda yaman olur haliniz ördek
Karac'oğlan der ki bir telin eğri
Sağ yanın sol yanın püskürtme benli
Boynunu çevirmiş bir yana doğru
Kaynar pınar olsun yolunuz ördek
Vara vara vardım ol kara taşa
Hasret ettin beni kavim kardaşa
Sebep ne gözden akan kanlı yaşa
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm
Nice sultanları tahttan indirdi
Nicesinin gül benzini soldurdu
Nicelerin gelmez yola gönderdi
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm
Karac'oğlan der ki kondum göçülmez
Acıdır ecel şerbeti içilmez
Üç derdim var birbirinden seçilmez
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm
Üryan
Geldim Yine Üryan Giderim
Üryan geldim gene üryan giderim
Ölmemeğe elde fermanım mı var
Azrail gelmiş de can talep eyler
Benim can vermeğe dermanım mı var
Dirilirler dirilirler gelirler
Huzur-ı mahşerde divan dururlar
Harâmî var diye korku verirler
Benim ipek yüklü kervanım mı var
Er isen erliğin meydana getir
Kadir Mevlâ’m noksanımı sen yetir
Bana derler gam yükünü sen götür
Benim yük götürür dermanım mı var
Karac'oğlan der ki ismim öğerler
Ağu oldu bildiğimiz şekerler
Güzel sever diye isnad ederler
Benim Hak'tan özge sevdiğim mi var
Viran Oldum Mor
Sümbüllü Bağ İken
Şu
yalan dünyaya geldim geleli
Tas tas içtim ağulari sağ iken
Kahpe felek vermez benim muradım
Viran oldum mor sümbüllü bağ iken
Aradılar bir tenhada buldular
Yaslandılar şıvgalarım kırdılar
Yaz bahar ayında bir od verdiler
Yandım gittim ala karlı dağ iken
Farımaz da deli gönlüm farımaz
Akar gözlerimin yaşı kurumaz
Şimden geri benim hükmüm yürümez
Azil oldum güzellere beğ iken
Karac'oğlan der ki bakın geline
Ömrümün yarısı gitti talana
Sual eylen bizden evvel gelene
Kim var imiş biz burada yoğ iken
Yarda insaf yoktur, bende yok derman
Yazık ki işlerim, Allah'a kaldı
Kaşları katlime yazıyor ferman
Kanlı kirpikleri kalbime daldı
Gözleri gönlüme zehir atıyor
Zülüfü süngüdür, cana batıyor
Şehit mezarında gönlüm yatıyor
Sevda kılıcını boynuma caldı
Aman Karac'oğlan aman, bunaldım
Aşkın çöllerinde şaşırdım kaldım
Bir püsküllü derdi başıma aldım
Bu azgın dert beni gurbete saldı
Hey
ağalar böyle m'olur
Hali yardan ayrılanın
İner ummana dökülür
Seli yardan ayrılanın
Gökte turnalar çekilir
İner yerlere dökülür
Onbeş yaşında bükülür
Beli yardan ayrılanın
Turnalar havadan geçer
Mah yüzlere nurlar saçar
Ah ile vah ile geçer
Günü yardan ayrılanın
Gül dikensiz bitmez imiş
Bülbül gülsüz ötmez imiş
İşe güce yetmez imiş
Eli yardan ayrılanın
Karacaoğlan geçmez dilek
Ateş aldı yandı yürek
Sağ yanında hazır gerek
Salı yardan ayrılanın
Yavru güzel olmak için
Yâre bir ben gerek bir ben
Âşık aklın almak için
Yâre bir ben gerek bir ben
Hançeri almış destine
Beni öldürmek kastına
Beyaz gerdanın üstüne
Yâre bir ben gerek bir ben
Karac’oğlan çaresi ne
Melhem vurun yaresine
İki kaşın arasına
Yâre bir ben gerek bir ben
Yayladan
İnerken Bir Güzel Gördüm
Yayladan inerken bir güzel gördüm
Ağlar melil melil bilmem nedendir
Ak yerine karaları başına
Bağlar melil melil bilmem nedendir
Ağrır başım kulaklarım çınılar
Yaralarım göz göz oldu yeniler
Hastaların derdi vardır iniler
Sağlar melil melil bilmem nedendir
Kirmanı da kılıcınız kirmanı
Taştan dönmez mızrağının yalmanı
Böyle imiş padişahın fermanı
Dağlar melil melil bilmem nedendir
Karac'oğlan der ki dinlen sözümü
Aşk yoluna yandırırım özümü
Dökülmüş yaprağı kalmış üzümü
Bağlar melil melil bilmem nedendir
Yaz Gelip
De Beş Ayları Dolunca
Yaz
gelip de beş ayları dolunca
Açılmış bahçenin gülleri güzel
Yaktı beni Fadime'nin nazarı
Zülüften ayrılmış telleri güzel
Elif'i dersen de nazlıdır nazlı
Esme'yi dersen de sırf ala gözlü
Söyletme Şerfe'yi bülbül avazlı
Söylüyor Zehra'nın dilleri güzel
Emne'yi der isen incedir ince
Bağdat'ın Mısır'ın gülleri konca
Eşşe'nin kaşı da kalemden ince
Sevmeye Hörü'nün belleri güzel
Döne güzelliğin halka bildirir
Kamer pınardan da kabın doldurur
Eşşe yürüy'şünde beni öldürür
Sevmeli Cennet'in boyları güzel
Karadan da Karac'oğlan karadan
Sürün çirkinleri çıksın aradan
Herkesi sevdiğ'ne vere Yaradan
Sevdiğim Meryem'in benleri güzel
Yiğidin Eyisini
Nerden Bileyim
Yiğidin eyisini nerden bileyim
Yüzü güleç, kendi yaman olmalı
Kasavet serine çöktüğü zaman
Gönlünün gamını alan olmalı
Benim sözüm yiğit olan yiğide
Yiğit olan muntazırdır öğüde
Ben yiğit isterim fırka dağıda
Yiğidin başında duman olmalı
Yiğit olan yiğit kurt gibi bakar
Düşmanı görünce ayağa kalkar
Kapar mızrağını meydana çıkar
Yiğidin ardında duran olmalı
Safi güzel olan, şol bazı kötü
Yiğidin densizi ey olmaz zatı
Gayet durgun ister silahı, atı
Yiğit el çekmeyip viran olmalı
Karac’oğlan derki, çile çekilmez
Hozan tarlalara sünbül ekilmez
Sak yabancı ile başa çıkılmaz
İçinden sıdk ile yanan olmalı
Yine Dertli
Dertli İniliyorsun
Yine dertli dertli iniliyorsun
Sarı turnam sinen yaralandı mı
Yoksa ciğerlerin pârelendi mi
Hiç el değmeden ben iniliyorsun
Yoksa sana yâr düzen mi düzdüler
Tellerini sırmadan mı dizdiler
Perdelerin tel tel edip büzdüler
Allı turnam sinen yaralandı mı
Havayı da deli gönül havayı
Ay doğmadan şavkı tutmuş ovayı
Türkmen kızı katarlamış mayayı
Çekip gider bir gözleri sürmeli
Kuru kütük yanmayınca tüter mi
Ak gerdanda çifte benler biter mi
Vakti gelmeyince bülbül öter mi
Ötüp gider bir gözleri sürmeli
Dere kenarında evler hurmayı
Kılavuz ederler telli turnayı
Ak göğsün üstünde ilik düğmeyi
Çözüp gider bir gözleri sürmeli
Karac'oglan der ki geçti ne fayda
Bir vefa kalmadı ok ile yayda
Yine sevda geldi dertli serime
Koymazlar ki gidem kendi yoluma
El uzatman benim gonca gülüme
Allı turnam, harman dalı dondu mu
Sarı edik geymis koncu dizinde
Arzumanım kaldı ala gözünde
Böyle güzel m'olur köylü kızında
Allı turnam, harman dalı dondu mu
Yiğitleri vardır ata binerler
Soğuk sulu yaylalara konarlar
Toprak tutmaz diye geri dönerler
Allı turnam, harman dalı dondu mu
Arap ata biner hep yarışırlar
Cirit oynarlar da ok atışırlar
Yine bir gün gelir yan bakışırlar
Allı turnam, harman dalı dondu mu
Karac'oğlan seni çağırır yine
Yiğit olan hançer sokar beline
Arzulayıp çıkar Bağdat çölüne
Allı turnam, harman dalı dondu mu
Yürü bre yalan dünya
Sana konan göçer bir gün
İnsan bir ekine misal
Seni eken biçer bir gün
Ağalar içmesi hoştur
O da züğürtlere güçtür
Can kafeste duran kuştur
Elbet uçar gider bir gün
Aşıklar der ki n'olacak
Bu dünya mamur olacak
Haleb'i Osmanl’alacak
Dağı taşa katar bir gün
Yerimi serin bucağa
Suyumu koyun ocağa
Kafamı alın kucağa
Garip anam ağlar bir gün
Yer yüzünde yeşil yaprak
Yer altında kefen yırtmak
Yastığımız kara toprak
O da bizi atar bir gün
Bindirirler cansız ata
İndirirler tuta tuta
Var dünyadan yol ahrete
Yelgin gider salın bir gün
Karac'oğlan der naşıma
Çok işler gelir başıma
Mezarımın baş taşına
Baykuş konar öter bir gün