Adet yerini bulsun diye namaz kılanın şekâveti (eşkıyalığı, bedbahtlığı) çok kötüdür.

Sübhan Allah, keremiyle, mubah dairesini geniş kıldı. Kendi gönlünün darlığından dolayı, bu geniş daireyi dar görüp, adımını bu geniş dairenin dışına atarak, şer'i sınırları aşıp şüphelilere ve haramlara düşen kimsenin eşkıyalığı ne kadar kötüdür.

Akıllı olan kimseye düşen; şer'i sınırlara tutunmak ve kıl kadar dahi olsa bu sınırların ötesine aşmamaktır.

Adet yerini bulsun ve iş olsun diye namaz kılıp oruç tutanlar çoktur. Fakat şer'i hududu koruyan, verâ haline sahip muttakiler azdan da azdır. Hak ile batılın, samimi olanla olmayanın birbirinden ayıran; işte bu takva ve verâ hali olmaktadır. Çün ki şeklen her iki zümre de namaz kılmakta ve oruç tutmaktadır (Namazları hak üzere olanlarla batıl olanların kıldıkları namazlar görünüşte aynıdır. Bunları birbirinden ayıran ise işte bu takva ve verâ durumudur).

Verâ üzerine Resûlullah (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurdu:

– "Dininizin sebâtını ve kıyâmını (devamlılığını ve ayakta kalmasını) sağlayan verâ halidir."

Resûlullah (s.a.v) Efendimiz bir başka hadis-i şerifinde ise şöyle buyurdu:

– "Hiçbir şey, verâ haline muadil (denk) olamaz."

[Mubah: Yapılması emrolunmayan ve yasak da edilmeyen şeyler. Dolayısıyla işlenmesinde sevap ve günah olmayanlar. Helal olanlar.

Takva: Allah katındaki üstünlüğün ölçüsü.

Allah'tan korkmak. Dinin emir ve tavsiyelerine uyma ve yasakladığı haram ve günahlardan kaçınma hususunda gösterilen titizlik. Böylece âzabından da korunma.

Ebedî olarak cehennem azabında kalmamak için, imân edip şirkten korunma.

Büyük günahlardan kaçınmak, küçük günahları tekrar tekrar işlemekten uzak durmak ve farzları edâ etmek.

Bütün benliği ile Allah'a yönelmek ve insanı Allah'tan alıkoyan her şeyden uzak durmak ki; hakîki takva budur.

Muttaki: Takva olan kimse.

Verâ:

Salihlerin verâsı: Haram olan şeylerden kaçınmak. Şüpheli şeylere karşı korunmak.

Muttakilerin verâsı: Harama sebep olması ihtimalini düşünerek helalî terk etmek.

Sıddıkların verâsı: Her ne kadar kendini harama düşürmeyecekse de, ömrünün bir kısmının Allah'a yakınlığının artmayacağı şekilde  boşa geçeceği korkusuyla, bütün mevcudiyetiyle Allah'a yönelmek ve O'ndan başka her şeyden yüz çevirmek.]