Namazda güzel giyinmeli ve her işte niyet Allah rızâsı olmalıdır.

Elbise giymekteki niyet, ibâdet ve namazın edâsı için süslenme (tezyin) olmalıdır. Bu mânâda buyurulan âyet-i kerime şöyledir:

– "Her namazgâh katında zînetinizi alın." (A'raf, 7/31)

Yani güzelce giyinin.

Güzel elbise giymekten maksat, halka gösteriş olmamalıdır; zira böyle bir şey yasak edilmiştir.

Cümle fiillerde, hareketlerde ve hareketsizliklerde yüce Sultan Mevlâ'nın rızâsının dikkate alınmasına gayret edilmelidir. O'nun şeriatı ile amel göz önünde tutulmalıdır.

Bu amellerde zahir ve batından her biri, yüce Hakka yönelmiş olmalı ve onun zikrini yapmalıdır. Meselâ, kul başından sonuna kadar gafletten ibaret olan uykuya niyetlendiği zaman; niyeti, ibâdetin edâsı esnasında oluşabilecek tembelliği atmak olursa, o uyku aynen ibâdet olur. Bu uyku devam ettiği sürece; o kimse ibâdette sayılır. Çün ki, ibâdetin yerine getirilmesi niyeti ile uyumaktadır. Bu mânâda gelen bir hadis-i şerif şöyledir:

– "Âlimin uykusu ibadettir."

Üstte anlatılanların bugün için sizde hâsıl olmasının zor olduğunu biliyorum. Çün ki, birçok engelin hücumu vardır. Âdetlere ve geleneklere tutunmak vardır. Yine, içinde bulunduğunuz çevrenin tutuculuğundan (taassubundan) etkilenmek vardır. Halbuki şeriat; gelenekleri ve yersiz âdetleri def etmek ve nefs-i emmareden beslenen bu töreleri kaldırmak için gelmiştir.

Lâkin kalb zikrine aralıksız devam edildiği, şartlarına riâyet edilerek beş vakit namaz kılındığı; imkânlar elverdiği kadar şeriatın helâline ve haramına da dikkat edildiği takdirde ihtimal ki, bu güzellikler ortaya çıkar ve onlara karşı rağbet hâsıl olur. (Bu güzellikler, yukarıda anlatıldığı üzere; şeriata uygun amel, her durumda rıza-i ilâhiyi gözetme, amellerde zahir ve batın ile Hakka yönelme ve O'nu zikretmektir.)