|
|
MEVZUU:
Nazarı muayyen bir sebebe bağlamamak..
***
NOT: İMAMI RABBANİ Hz. bu mektubu, Molla Sadık Kâbîli'ye
yazmıştır.
Kardeşim Muhammed Sadık'tan şaşılacak işler gelmektedir. Şundan ki: Kendisini
tamamen sebepler âlemine teslim etmiş.. Her ne kadar noksan sıfatlardan münezzeh
olan Allah, eşyayı sebepler üzerine tertipli kılmış ise de, gözü muayyen bir
sebebe dikmenin manâsı nedir?.
Bir şiir:
Mahzun olma bir kapının seddine;
Allah açar bin kapı bir yerine..
***
Anlatıldığı manadaki iş, görüş kısalığındandır. Münasebetsizliğin son
kertesinden haber verir. Senin gibilere cidden ayıp oluyor. Bu şenaati anlamak
için, bir an düşünmen senin için yeterlidir.
Bütün bu ıstırap, fakr kisvesine bürünüp hak katında buğzedilen bir şeyi tahsil
etmeye çalışmaktan geliyor. Ne büyük bir kabahat.. Ne kadar kötü bir belâdır.
Asıl şaşılacak şey şu ki: Bu uygunsuz iş, senin nazarında güzel oluyor?.
Senin için asıl gerekli olan, zarurî işlerin tahsiline ancak zaruretin el
verdiği kadar çalışıp çabalayasın. Ancak, ona bu kadar bir himmet harcayasın.
Bütün ömrü, onun tahsiline harcamak, sırf sefahatten başka bir şey değildir.
Fırsat cidden ganimettir. Her manada esef o kimsenin haline ki: Ömürsüz ilimlere
o fırsatı harcar; bitirir.
Haberleşmek şarttır.
— «Elçiye ancak tebliğ vazifesi vardır.» (5/99)
Manası sarihtir.
İnsanların, senin hakkında söyledikleri sözlerle mahzun olma. Eğer sende olmayan
şeyi sana nisbet ediyorlarsa; ne gam.. Hatta güzel bir devlettir; ki: Bir şahsı,
insanlar şerli olarak görür; ama o, hayırlı kimselerdendir.. Ama, bu kaziyenin
aksi tahakkuk ederse; o zaman, tehlike büyüktür.
Vesselam..
Hakîkat Kitâbevi Tercümesi
|
|
|