|
|
MEVZUU:
Darb-ı mesellerler, bu Tarikatı değiştirme vehmini def etmek.
***
NOT: ÎMAM-I RABBANİ Hz. bu mektubu, Mirza Hüsameddin
Ahmed'e yazmıştır.
***
Bunlardan başka nasihatler ve vasiyetler nice kere kulağınıza geldi..
Dikkatle onlara riayet etmelisiniz. Tazarru ve ibtihal ile, kusurları telafi
etmelisiniz.
Ramazan ayının son on gününün itikâf kazası niyeti ile, bu zilhicce ayının
onunda itikâfa girmelisin.. Bu durum, adı geçen ayda yapılması gereken
itikâfm terk edilmiş olması takdirine göredir. Bu niyetle sünnet ameli
işlemiş olursun.
Bu itikatta, tazarru ve inkisarla taksirattan ötürü Sübhan Allah'a itizarda
bulunmalısın.
Fakir, bu hususta inşaallah size yardımcı olacaktır.
Allah'a hamd olsun; selâm onun seçmiş olduğu kullarına..
***
Mübarek mektuplarınız, peş peşe geldikçe, ferahı mucib olmaktadır;
muhabbetin artmasına da sebeb olmaktadır. Allah-ü Teâlâ bizden yana sizlere
hayırlı mükâfatlar ihsan eylesin..
O mektuplara, mücmel olarak; bazı şekler ve şüpheler derc edilmiş..
Bilesin ki,
Bizim bu yolumuz, Hazret-i Şeyhimizin tarikatıdır. Allah-ü Teâlâ, onun
sırrının kudsiyetini artırsın. Mübarek intisap dahi ona tahsis edilmiştir.
Bu Tarikat-ı Aliyye'den ve bu intisaptan daha uygun ve ne münasip hangi
tarikat ve hangi intisap vardır ki, insan onları tercih ede..
Bu babda son söz şudur ki:
Her sanaatın tekmili ve her intisabın tamama ermesi, ancak ona fikirlerin
katılması ve görüşlerin eklenmesi ile olur.
Sibeveyh'in zamanındaki nahiv ilmini görmez misin?. Ona sonradan gelenlerin
fikirlerinin eklenmesi ile, kat kat artmıştır. Genişletilmiş güzel bir başka
eser olmuştur. Durum böyle olmasına rağmen, Sibeveyh'in zamanındaki nahiv
ilmine fikirlerin katılması, onun güzelliğini artırıp genişletmekten başka
bir şey yapmamıştır.
Hâce Alâüddevle'nin şu yazısını duymadın mı ki?.. Şöyle dedi:
— Vasıtalar ne kadar çok ve ne kadar ziyade olursa; yollar o kadar yakın ve
o kadar nurlu olur.
Bu Tarikat-ı Aliyye'de husule gelen bu miktar ziyadelik, yolu daha güzel
gösterip sözlerini daha anlaşılır hale getirmek içindir. Bu arada sarahat
için bazı sözler meydana gelmiş; bu sözler, bazı kimseleri hayalâta
düşürmüştür. Ama, muamelenin hakikati budur; hem de tekellüfsüz ve
yapmacıksız..
Bu Fakir'in yazdığı mektuplara ve risalelerine bir bakınız. Onlarda şu
hususları tesbit ettim:
a) Bu Tarikat-ı Aliyye ashab-ı kiramın yoludur. Allah onlardan razı olsun..
b) Bu Tarikat-ı Aliyye'nin intisabını, bütün intisapların fevkinde
gösterdim.. Hem de delillerle.
c) Bu Tarikat-ı Aliyye'yi ve onun büyüklerini öyle bir medhettim ki; bu
cemaat-i âzimenin halifelerinden hiç biri bunun yüzde birini dahi
yapamamıştır.
Bunlardan başka: bu Fakir, bu Tarikat-ı Aliyye'nin edeplerine tam mânâsı ile
riayet etmekteyim. Hem de: Bütün vakitlerde, sıkıntılı günlerde, otururken
ve kıyamda iken.. Ona muhalefet cevazı veremem. Onda kıl kadar bir yenilik
icadına dahi cevaz vermem..
Asıl şaşılacak durum şu ki: Bütün bu yapılanların hemen hepsi, nazardan
saklı kalmıştır.
Amma, o eziyetli günlerde faraza, mülayim olmayan bir söz, bazı arkadaşlara:
konuşma ve çıkışma sırasında söylenmiş ise, size göre bu nazara alınmıştır.
Ne kadar tuhaftır; daha şaşılacak bir durum da sırf duymak sureti ile o gibi
sözleri tasdik eder, üzerinde durursunuz. Bunu da o sözü, size getirenlere
hüsn-ü zanna mebni yaparsınız. Acaba ben hüsn-ü zanna lâyık değil miyim?.
Hulâsa: Eğer iş dedikoduya kalırsa; nemmamların ve müfterilerin elinden
kurtulup ihlâsa girmek mümkün olmaz..
Dedikoduyu terk edip geçmek gerekir. Geçmişte vaki olan işleri de hatırlamak
yersizdir. Ta ki, böylece ihlâs tasavvur edilsin. İlk zamanlardaki
sıkıntılar dahi kalksın..
***
Yazıyorsunuz ki:
— Hazret-i Şeyhimizin çocuklarını terbiye zamanı geldi; hatta geçiyor bile..
Bu arada Hazret-i Şeyhimizin vasiyetini de anlatıyorsunuz.
Ey Mahdum-u Mükerrem,
O mahdumların hizmetinde bulunan kimsenin saadeti ne kadar büyüktür. Ancak,
ben kendimi, bu müddet içinde malum mani sebepler dolayısı ile bu zahirî
hizmetten mazur tutuyorum.
Ve; ben bir zaman bekliyorum ki: Onda, o yüce vasiyetin icrası mümkün ola..
Eğer şu anda bir mani olmadığını, dedikodu yolunun dahi kapalı olduğunu
biliyorsanız; bana işaret ediniz ki gideyim ve o hizmetle günlerce meşgul
olayım..
Ancak, bu iş tam mânâsı ile düşünülürse; bilinecektir ki: Benim o işe
başlamam sırf emre imtisal için olacaktır. Halbuki, sizin onları terbiye
etmeniz, hem zahiren hem de batınen yeterlidir; bir başkasına ihtiyaç
yoktur.
Kardeşimiz Mevlâna Abdüllatif'in bana haber verdiğine göre: Zahiri talim ve
terbiye için büyük mahdumu almış. Siz de buna cevaz vermişsiniz. Böyle bir
şeyi duymam beni şaşırttı. Adı geçen, kısa idrâkinden ötürü bir şeyi hayal
edebilir; siz nasıl buna cevaz veriyorsunuz?. Bana gelince: Muhammed
Kılıç'ın bir başka mahalle, eziyetinin sirayet edeceğinden korkarım.
Hakîkat Kitâbevi Tercümesi
|
|
|