|
|
MEVZUU:
Tarikat-î Nakşibendiye'ye rağbeti artırmak..
***
NOT: İMAMI RABBANİ Hz. bu mektubu, Molla Eyyub
Muhtesib'e yazmıştır..
***
Allah'a hamd olsun. Onun Resulüne salât ve selâm olsun.. Sizler için
dualarımı dahi bildiririm.
***
Pek Aziz Kardeşimin malumu olsun ki,
Müteaddid mektuplarda sen nasihat taleb etmiştin. Ancak bu Fakir o isteklere
cevap veremedi.. Sebebi dahi: Nefsinin kabih (çirkin) hallerine nazar
etmesidir.
Artık talepler tekrar edilince, zaruri olarak, birbiri ile bağlantılı
olmayan bazı fıkralar yazmaya başladım..
***
Dinle ve bil ki.
İnsana mutlaka lâzım olan ve yapmakla mükellef olduğu şey şudur: Emirleri
tutmak ve yasaklardan kaçmak..
— «Resul sîze ne verdiyse; onu alın: size neyi
yasak ettiyse, ondan da sakının..» (59/7)
Mealine gelen âyet-i kerime, anlattığımız manaya bir şahiddir.
Bundan başka insan, ihlâsla da memurdur. Bu da şu âyet-i kerimede anlatıldı:
— «Dikkat ediniz, halis din Allah'ındır.»
(39/3)
Böyle bir ihlâs, fenâ olmadan ve zati muhabbete geçmeden tasavvur edilemez..
Hiç şüphe yok ki: Fenâyı hâsıl eden sofiye tarikatına sülûk dahi, ihlâsın
hakikati ile tahakkuk etmek için zaruridir.
Sofiye yolları, kemal ve tekemmül mertebelerinde değişik durumda
olduklarından, en uygunu ve en münasibi: Sünnet-i seniyeye iltizam eden ve
şeriat hükümlerini yerine getirmekte en başarılı olan bir tarikatı tercih
etmektir. Bu dahi, Nakşibendiye büyüklerinin tarikatıdır. Allah onların
sırlarının kudsiyetini artırsın.. Çünkü bu büyükler, bu tarikatta, sünnet-i
seniyyeye tutunup bid'attan içtinap etmişlerdir. O kadar ki: Ruhsatla amele
dahi cevaz vermezler; isterse bu zahire ve batına faydalı olsun.. Azimetle
ameli hiç bırakmazlar isterse bunun surette ve sirette (dış ve iç haliyle)
zararlı olduğunu bilsinler.. Bu zatlar, halleri ve vecidleri, şeriat
hükümlerine tabi kılarlar. Zevkleri ve marifetleri, dini esaslara ve onun
teferruatına hadim sayarlar.. Nefis cevherleri, çocuklar gibi vecdin
cevizine va halin muzuna tebdil etmezler. Sofiyenin tatlı sözlerine
kanmazlar. Nususla fususu (Kur'an-ı Kerim veya Hadis-i Şeriflerle bildirilen
açık kat'i hükümlerle, İbn-i Arabi'nin (k.s.) Fususu'l Hikem -hikmetlerin
özleri- adlı eserinde anlatılanları) bir görmezler. Fütuhat-ı Medeniyeyi
terk ederek, Fütuhat-ı Mekkiye'ye (İbn-i Arabi'nin (k.s.) meşhur eseri)
iltifat etmezler..
Anlatılan mânâ icabı olarak, onların halleri daimidir. Vakitleri hep aynı
hal içinde geçer..
Yabancı nakışları, onların batinî dalgalarından silinmiştir. O kadar ki: Bin
sene, yabancı bir şeyi hatıra getirmeye çalışsalar yapamazlar.
Tecelli-i zâti bu zatlara daimi olup bunların gayrına şimşek gibi çakıp
geçer.. Gaybet ve gaflet ensesinde hâsıl olan huzur, bunlara göre itibardan
düşmüştür. Bunların durumu şu âyet-i kerimede anlatıldı:
— «Öyle kimselerdir ki onları ne ticaret, ne de
alış veriş Allah'ın zikrinden alıkoyar..» (24/37)
Bu mânâ onların hallerini beyan etmektedir.
Bütün bu anlatılanlara göre; onların yolları, yolların en yakınıdır: mutlaka
vuslata erdirir. Başkalarının nihayeti, bunların bidayetine derc edilmiştir.
Bunların intisabları, doğrudan doğruya Hazret-i Sıddık'a ulaşmakta
olduğundan, bütün meşâyih intisablarının üstündedir. Ne var ki bu büyüklerin
zevkine herkesin idrâki yetişemez.. Hatta bazı kusurlular, bu Tarikat-ı
Aliyye'nin bazı kemalâtını inkâra kalkarlar..
Bir şiir:
Ayıplarsa kusurlu biri bilmeden onları;
Kem sözlerden hep beridir onların sahaları..
Arap Şairi Firezdak ise şöyle dedi:
Onlar babam, çıkarın benzerlerini ortaya;
Ya Cerir'el-mecami toplayın bizi şuraya.
(İşte bunlar benim atalarım,
sen de onlar gibisini getir! Topluluklar huzurunda bir araya
geldiğimizde ey Cerir! / SEMERKAND Tercümesi)
***
Hâce Ahrar bu mânâda şöyle dedi:
— Bu Silsile-i Aliyye'nin büyükleri, her hilekâr ve rakkas ile kıyas
edilemez.. Bunların muamelesi cidden üstündür. Allah sırlarının kudsiyetini
artırsın..
Bir şiir:
Boşa gider onun şerhi cahillere;
Aşk gizlilik ister, düşmesin dillere..
Onları anlattım ki, rağbet edile;
Yitirilip, dalınmaya hüzünlere..
***
Bu büyük zatların hususiyetleri üzerine ciltler dolusu yazsam da, onların
kemalâtını anlatsam, sonsuz denize göre bir katre hükmünde olur.
Bir mısra:
Gösterdim sana, işte gaye hazinesi..
Selâm hidayete tabi olanlara.. Mutabaat-ı Mustafa'yı bırakmayanlara..
Ona ve âline salâtların en faziletlisi..
Selâmların dahi ekmeli..
Hakîkat Kitâbevi Tercümesi
|
|
|