MEVZUU: Suallere cevap mahiyetindedir.

***

NOT: ÎMAM-I RABBANİ Hz. bu mektubu, Molla Bediüddin'e yazmıştır.

***

Allah'a hamd olsun. Onun Resulüne salât ve selâmlar.. Sizler için de bol bol dualar..

***

Pek değerli kardeşimin malumu olsun; Derviş Kemal, sahife-i şerifeyi ulaştırdı. Onun gelişi, ferahı mucib oldu.

O mektuba: Kusurları görmek, amellerde niyetleri töhmet altında tutmanın beyanı derc edilmiş.. Bunlar da belli oldu. Allah-ü Teâlâ'dan dilek odur ki: Bu görüşü daha da artıra.. Yine O'ndan matlub olan odur ki: Bu töhmeti tamama erdire.. Zira bunların her ikisi de bu Tarikat-ı Aliyye'de işlerin aslıdır..

Ayrıca şunları soruyorsun:

– İsm-i zat ile iştigal ne zamana kadar devam edecek?. Bu isme devamla ne mikdar perde kalkacak? Nefyin ve isbatın (kelime-i tevhidin) sırrı nereye varır?. Ayrıca, bu cümlenin semeresinden ne elde edilir ve onunla ne miktar perde kalkar?.

 

Bilmiş olasın ki,

Zikir, gafletin tard edilmesinden ibarettir. İbtidada ve intihada (başlangıçta ve nihayette) bulunan gaflet zahir olduğu süre, zahirî durum, zarurî olarak zikre muhtaç sayılır. Hem de bütün vakitlerde..

 

Bu hususta asıl anlatılması gereken şudur:

Bazı vakitlerde, ism-i zat zikrini yapmak daha faydalıdır. Bir başka vakitte ise.. nefy ve isbat zikrini yapmak daha münasip düşer..

***

Bu arada batınî muamele kaldı ki, onun için dahi zikretmek lâzımdır. Taa, tam mânâsı ile gaflet kalkıncaya kadar..

Zikrin lüzumu üzerinde, müptedi ile müntehi arasındaki fark şudur ki: Her iki zikir de ibtidada tayin edilmiştir. Amma, ortada ve intihada böyle bir şey olmaz.

 

(Zikrin gerekliliği noktasında yolun başındaki sâlik ile sondakinin farkı şudur; bu iki hale ait zikirden başlangıçta olanı mecburidir. Yolun ortasında ve sonunda ise gafleti Kur'an okumak, namaz kılmakla kovmak mümkün oluyor ise bunlarla yetinmek caizdir. Şu kadar var ki, yolun ortasındakilere Kur'an okumak, sonundakilere ise nafile namazları kılmak uygun düşer. / SEMERKAND Tercümesi)

Gafletin atılması; Kur'an okumak ve namaz kılmakla olursa; bunlarla yetinmek yerinde olur. Ancak, Kur'an okumak, ortada bulunanların haline daha uygun düşer.. Müntehilerin haline dahi, namaz kılmak daha münasip olur..

***

Şunun bilinmesi gerekir ki..

Eğer Sübhan Hakkın huzuru, isimlerin ve sıfatların mülâhazası ile oluyorsa; bu dahi gaflete dahildir. Ama mücerred ehâdiyete teveccüh edenlere göre.. Eğer daimî huzur arzu ediliyorsa; bu çeşit gafletin dahi atılması gerekir. Zira, seyir ötelerin de ötesinedir.

 

(Şu da bilinmelidir ki, sadece zât-ı ahadiyyete yönelmiş olan birinin hatırına, Hak Sübhânehû’nun huzurunda iken, Allah Teâlâ'nın isimleri ve sıfatları gelecek olsa, bu gaflet sayılır. Şayet bu birliktelik hali daimî ise bu gafletin de kovulması ve ötelerin ötesine yol alması gerekir. / SEMERKAND Tercümesi)

Bir şiir:

Dostun az ayrılığının azlığı yoktur;
Göze gelen kıl, yarım dahi olsa çoktur..


***

Zuhura gelen bazı rüyaları yazmışsınız.

Ben, bundan önce yazmıştım ki: Bu gibi şeyler, birer müjdecidirler. Henüz onların zuhur zamanları gelmemiştir; bekleyiniz. Ve meşguliyetinize devam ediniz.

Bir şiir:

Nasıl erilir o saadete hep oralar;
Yüksek yüksek dağlar, tehlikeli uçurumlar..


Vesselâm..
 

 


Hakîkat Kitâbevi Tercümesi