MEVZUU:
a) Bu alemin musibetleri, her ne kadar zahirde yara ise de, hakikatte onlar
merhemdir; terakkiye sebeb olurlar.
b) Taun hastalığından ölmenin fazileti.
Ve.. bu münasebetle bazı hususların beyanı. NOT: İmam-ı Rabbanî Hz. bu
mektubu, Mirza Hüsameddin Ahmed'e yazmıştır.
***
Allah'a hamd olsun. Salât ve selâm Allah'ın Resulüne... Sizlere dahi dualar
etmekteyim.
Taziye ve musibetler babında Şeyh Mustafa ile gönderilen mektubun içinde
yazılanları okumakla teşerrüf ettim.
Bir ayet-i kerime meali:
"Biz, Allah içiniz, ona döneceğiz."(2/156)
Bu musibetler, zahirde yaralar durumundadır; lâkin hakikatte onlar merhemler
gibidir. Terakkileri muciptirler. Hayırlı neticeler ve semereler, onlara göre
tertib edilmiştir. Bu semereler, Allah'ın inayeti ile, ahirette vaki olacak
semerelerin onda biri dahi değildir.
Çocukların varlığı, aynen rahmettir. Zira onların dünyada iken varlığının
faydaları ve menfaatleri vardır. Bunun gibi, ölümlerinde dahi, güzel semereler
ve iyi neticeler terettüb edecektir. İmam Nevevi Hilyet'ül-Ebrar eserinde şöyle
anlattı:
-Abdullah b.Zübeyr'in idaresi zamanında, taun vakası oldu. Bu taun vakasında,
Resulullah (sav) Efendimizin hizmetinde bulunan Hazret-i Enes'in (ra) seksen üç
oğlu öldü. Halbuki, Resulullah (sav) Efendimiz onun için bereket duası
eylemişti. Abdurrahman b.Ebubekir'in dahi kırk oğlu ölmüştü. Allah onlardan razı
olsun.
İnsanların hayırlısı Resulullah (sav) Efendimizin ashabına ki, böyle muamele
olunur bizim gibi asilere ne kalır? Bizim hesabımız mı olur?
Bir haberde şöyle anlatıldı:
"Taun, sabık ümmetler için bir azap olmuştu; ama bu ümmet için şehadettir."
Gerçek olan bir mana şu ki: O kimseler, bu veba hastalığında öyle güzel bir
şekilde hazırlanıp gitmektedirler ki şaşırmak iktiza ediyor. Hatta, insan bu
belâ erbabı cemaata katılmak istiyor. Ağırlıklar, dünyadan ahirete
aktarılmaktadır. Bu belâ, zahirde bu ümmet için gazap gibi gözükmekte ise de,
batında rahmettir. Şeyh Tahir şöyle anlattı:
-Bir şahsı bu taun günlerinde Lahor'da gördüm; şöyle diyordu:
-Bu günlerde ölmeyen hasret çeker.
Bu geçip gidenlerin durumlarına nazır edildiği zaman, çok garip haller ve acaip
muameleler müşahede edilir ki; onlar, Allah yolunda olanlara mahsus
imtiyazlardır.
***
Ey Mahdum,
Pek değerli oğlumun ayrılması, en büyük musibetlerdendir. Böyle bir musibetle
bir şahsın uğramış olduğu malum değildir. Sabır ve şükür ise... bu musibette bu
Zaif için Sübhan Allah'ın nasib ettikleridir. Bunları, en büyük ihsanı ve en
büyük in'amı saymak düşer. Sübhan Allah'tan dilerim ki: Bu musibetin ecrini
ahirete tehir eyleye, orası için hazırlaya! Dünyada o manada bir şey izhar
eylemeye. Bu dileğin, gönül darlığından ileri geldiğini biliyorum; zira Allahu
Teala'nın rahmeti boldur; dünya ve ahiret onundur.
***
Kardeşlerden beklenen imdad, lanet, sonucun selâmetine dua, beşeriyet icabı
çıkan hataları affetmektir. Yine beşeriyetten naşı kusurlardan dahi geçmektedir.
Bir ayet-i kerime meali:
"Rabbımız, günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlığımızı bağışla. Ayaklarımıza
sebat ver. Kâfirlere karşı bize yardım eyle."(3/147) Selâm size ve diğer hidayete tabi olanlara.
|