Bazı alimler,
zevcesine mahalli lisan ile "isa Se telakı bi fetva Gevri kızı Ahmed jimin
berdayi bi "Fetvası olmayan üç talak Mehmet kızı Gevri benden boş olsun"
diyen kimsenin, tek bir talakı düştüğü fetvasının ve telaffuzda, sayıya
delalet eden kelimeyi talaka delalet eden kelimeye rabt edecek, bağlıyacak
bir edat olması lazım olduğunun, sayıya değil, o sayının temizine (ondan
sonra telaffuz edilen kelimeye) bakılır. Temiz kelimesi talak babında, sarih
ise, sayı da sarih, kinaye ise, sayısı da kinaye olduğunun, talakın sarih ve
kinaye kelimeleri beraber söylenmeleri, yekdiğerini delalet ettiği asıl
manasından çıkarmadığının ve bu konu ile ilgili meselenin beyanındadır.
Hiçbir varlık yok ki onu hamd ile tesbih etmesin. Salat ü
selam Allah’ın mahlukatının en iyisi olan Muhammed’e, (Sallallahu aleyhi ve
sellem) aline ve ashabına olsun!
Bundan sonra, Serkisli Abdürrezzak, zevcesinin talakı
hakkında. " Fetvası olmayan üç talak Mehmet kızı Gevri benden boş olsun"
dediği sözünün fetvasını benden sordu: " Mehmet kızı Gevri benden boş olsun"
dediği kelimelerde, talakın sayısını zikr etmediği ve bunu söylerken de,
sayısına da niyet etmediği için, açıkça bir talaka delalet edip, yalnız bir
talakı düşmüştür, diye kendisine cevab verdim bu sözden önce söylediği ( üç
talak) kelimeleri ise, El-Envar kitabında yazılmış, açık bu tarzdaki
misallerden anlaşıldığına göre, adamın söylediği bu son sözünde, bağlaç
edatı olmadığından, önceki sözünü bağlı olmayıp hiçbir mana ifade
etmemiştir. Halbuki bağlaç edatı fıkıh kitablarının ibarelerinden açıkça
anlaşılmaktadır. Demek ki söylediği mezkûr ilk sözü ile hiçbir talakı
düşmeyip manasızdır. Şunu da ilave edeyim ki, adam, mahalli lisanı ile, üç
manasına olan (se) kelimesini (te) ile telaffuz ettiği (telak) kelimesine
izafe etmiştir. Halbuki telak kelimesi, fetava El-Remli ile mezkûr Tuhfe
kitabının haşiyesi olan İbni Kasım kitablarının ibarelerine göre, boşanmada
sarih bir kelime olmayıp, telakın kinaye kısmındadır. Demek ki mezkûr
tabirdeki (üç) kelimesi, talaka ait sarih olan sayısının manasından
çıkmıştır. Çıktığı da El-Envar kitabının şu ibaresinden anlaşılır:
"Birisi zevcesine; sen üç kere boşsun, dese, Rafii dedi ki,
Ceddim, birçok insanların örf ve adetlerine göre bu tabirden üç talak irade
edilir demiş. Fakat Rafii, bu sözü söyleyen kimse, maksadı ne olduğuna dair
kendisine müracaat edilip ondan sorması da muhtemeldir, demiştir". Burada
El-Envar’ın ibaresi sona erdi, Tuhfe kitabının, birisi, zevcesine; seni
boşadım otuz kere, deyip de üç talaka niyet etmezse, bazı alimlerin
dediklerine göre, yalnız bir talakı düşer. Çünkü otuz, kelimesi, şübhesiz
bir tam sayıya delalet eder. Fakat o manaya delalet ettiği gibi tam bir
talakın otuz parçasına delalet eylemesi mümkündür. Lakin o bazı alimlerin
mezkûr tabire verdikleri bu manaya itiraz edilir. Çünkü otuz kelimesinden
çabucak akla gelen mana, tam otuz talak sayısı demektir." Şu ibaresinde de
anlaşılır. Çünkü Tuhfenin bu ibaresi, talak tabirinde kullanılan sayı
kelimesinin manası, temiz kelimenin manasına göre olduğu açıkça delalet
etmektedir. İşte bu nakillerden, talakta kullanılan sayı kelimesinin temiz
kelimesi (tefsiri), talak kelimesinden başka bir kelime ise, sayıya delalet
eden kelime de talak adedinin kinayesi olduğu sabit olup bu şekilde konuşan
kişi kaç talak ettiğini ve söylerken telaffuzu zamanında niyyeti,
kelimeleriyle beraber olup olmadığının bilinmesine ihtiyaç vardır. Halbuki
bu fetvayı benden soran Abdürrezzak, söylediği mezkûr kavlinden herhangi bir
talak sayısını kasd etmediğine dair şer’i bir yemin ile yemin etti. El-Envar
ve tuhfe ile diğer fıkıh kitablarının ibarelerinden de anlaşıldığına göre,
Abdürrezzak bunu söylerken, talaka niyyet edip etmediği hususunda yemin ile
musaddaktır. (Ona inanılır ve ona göre hüküm verilir) Talaktan kinaye olan
kelime ile beraber talakın sarihi olan kelimenin demesi, kinaye kelimesini
manasından çıkarıp sarih talak kelimesinin hükmüne çıkarmaz. Belki her iki
kelime de taşıdığı manayı ifade eder. Nitekim El-Envar kitabında, eğer
birisi (zevcesine) sen bainsin ve talıksın (sen ayrısın ve sen boşsun) dese,
adamın niyetine müracaat edilip talakta sarih olan sen boşsun kelimesi,
talaktan kinaye olan sen ayrısın kelimesine tefsir olmaz. Burada El-Envar’ın
ibaresi sona erdi.
İşte bütün bu zikr edilen kitabların ibarelerinden
Abdürrezzak’ın yalnız bir talakı düşmüş, bu recat denilen talakın kısmından
olup, recat (karısını tekrar kabul etmek) hükmünü kendisine beyan ettikten
sonra, ona recat etmesini emrettim. Zevcesi idde halinde olduğu halde recat
etti. Demek ki zevcesi tekrar ona iki talakı sabit olmakla nikahı altında
kaldı. İşte bunu bil! Son duamız. Bütün hamdler, bu alemin Rabbine
mahsustur. Salat ü selam, Allah’ın mahlukatının en iyisi olan Muhammed’in, (Sallallahu
aleyhi ve sellem) bütün al ve ashabının üzerine olsun!