İçindekiler


ELLİNCİ MEKTUP

Bazı alimler, zevcesine mahalli lisan ile "isa Se telakı bi fetva Gevri kızı Ahmed jimin berdayi bi "Fetvası olmayan üç talak Mehmet kızı Gevri benden boş olsun" diyen kimsenin, tek bir talakı düştüğü fetvasının ve telaffuzda, sayıya delalet eden kelimeyi talaka delalet eden kelimeye rabt edecek, bağlıyacak bir edat olması lazım olduğunun, sayıya değil, o sayının temizine (ondan sonra telaffuz edilen kelimeye) bakılır. Temiz kelimesi talak babında, sarih ise, sayı da sarih, kinaye ise, sayısı da kinaye olduğunun, talakın sarih ve kinaye kelimeleri beraber söylenmeleri, yekdiğerini delalet ettiği asıl manasından çıkarmadığının ve bu konu ile ilgili meselenin beyanındadır.

Hiçbir varlık yok ki onu hamd ile tesbih etmesin. Salat ü selam Allah’ın mahlukatının en iyisi olan Muhammed’e, (Sallallahu aleyhi ve sellem) aline ve ashabına olsun!

Bundan sonra, Serkisli Abdürrezzak, zevcesinin talakı hakkında. " Fetvası olmayan üç talak Mehmet kızı Gevri benden boş olsun" dediği sözünün fetvasını benden sordu: " Mehmet kızı Gevri benden boş olsun" dediği kelimelerde, talakın sayısını zikr etmediği ve bunu söylerken de, sayısına da niyet etmediği için, açıkça bir talaka delalet edip, yalnız bir talakı düşmüştür, diye kendisine cevab verdim bu sözden önce söylediği ( üç talak) kelimeleri ise, El-Envar kitabında yazılmış, açık bu tarzdaki misallerden anlaşıldığına göre, adamın söylediği bu son sözünde, bağlaç edatı olmadığından, önceki sözünü bağlı olmayıp hiçbir mana ifade etmemiştir. Halbuki bağlaç edatı fıkıh kitablarının ibarelerinden açıkça anlaşılmaktadır. Demek ki söylediği mezkûr ilk sözü ile hiçbir talakı düşmeyip manasızdır. Şunu da ilave edeyim ki, adam, mahalli lisanı ile, üç manasına olan (se) kelimesini (te) ile telaffuz ettiği (telak) kelimesine izafe etmiştir. Halbuki telak kelimesi, fetava El-Remli ile mezkûr Tuhfe kitabının haşiyesi olan İbni Kasım kitablarının ibarelerine göre, boşanmada sarih bir kelime olmayıp, telakın kinaye kısmındadır. Demek ki mezkûr tabirdeki (üç) kelimesi, talaka ait sarih olan sayısının manasından çıkmıştır. Çıktığı da El-Envar kitabının şu ibaresinden anlaşılır:

"Birisi zevcesine; sen üç kere boşsun, dese, Rafii dedi ki, Ceddim, birçok insanların örf ve adetlerine göre bu tabirden üç talak irade edilir demiş. Fakat Rafii, bu sözü söyleyen kimse, maksadı ne olduğuna dair kendisine müracaat edilip ondan sorması da muhtemeldir, demiştir". Burada El-Envar’ın ibaresi sona erdi, Tuhfe kitabının, birisi, zevcesine; seni boşadım otuz kere, deyip de üç talaka niyet etmezse, bazı alimlerin dediklerine göre, yalnız bir talakı düşer. Çünkü otuz, kelimesi, şübhesiz bir tam sayıya delalet eder. Fakat o manaya delalet ettiği gibi tam bir talakın otuz parçasına delalet eylemesi mümkündür. Lakin o bazı alimlerin mezkûr tabire verdikleri bu manaya itiraz edilir. Çünkü otuz kelimesinden çabucak akla gelen mana, tam otuz talak sayısı demektir." Şu ibaresinde de anlaşılır. Çünkü Tuhfenin bu ibaresi, talak tabirinde kullanılan sayı kelimesinin manası, temiz kelimenin manasına göre olduğu açıkça delalet etmektedir. İşte bu nakillerden, talakta kullanılan sayı kelimesinin temiz kelimesi (tefsiri), talak kelimesinden başka bir kelime ise, sayıya delalet eden kelime de talak adedinin kinayesi olduğu sabit olup bu şekilde konuşan kişi kaç talak ettiğini ve söylerken telaffuzu zamanında niyyeti, kelimeleriyle beraber olup olmadığının bilinmesine ihtiyaç vardır. Halbuki bu fetvayı benden soran Abdürrezzak, söylediği mezkûr kavlinden herhangi bir talak sayısını kasd etmediğine dair şer’i bir yemin ile yemin etti. El-Envar ve tuhfe ile diğer fıkıh kitablarının ibarelerinden de anlaşıldığına göre, Abdürrezzak bunu söylerken, talaka niyyet edip etmediği hususunda yemin ile musaddaktır. (Ona inanılır ve ona göre hüküm verilir) Talaktan kinaye olan kelime ile beraber talakın sarihi olan kelimenin demesi, kinaye kelimesini manasından çıkarıp sarih talak kelimesinin hükmüne çıkarmaz. Belki her iki kelime de taşıdığı manayı ifade eder. Nitekim El-Envar kitabında, eğer birisi (zevcesine) sen bainsin ve talıksın (sen ayrısın ve sen boşsun) dese, adamın niyetine müracaat edilip talakta sarih olan sen boşsun kelimesi, talaktan kinaye olan sen ayrısın kelimesine tefsir olmaz. Burada El-Envar’ın ibaresi sona erdi.

İşte bütün bu zikr edilen kitabların ibarelerinden Abdürrezzak’ın yalnız bir talakı düşmüş, bu recat denilen talakın kısmından olup, recat (karısını tekrar kabul etmek) hükmünü kendisine beyan ettikten sonra, ona recat etmesini emrettim. Zevcesi idde halinde olduğu halde recat etti. Demek ki zevcesi tekrar ona iki talakı sabit olmakla nikahı altında kaldı. İşte bunu bil! Son duamız. Bütün hamdler, bu alemin Rabbine mahsustur. Salat ü selam, Allah’ın mahlukatının en iyisi olan Muhammed’in, (Sallallahu aleyhi ve sellem) bütün al ve ashabının üzerine olsun!