MEVZUU: Resulûllah (S.A.) efendimizin Rabbını görmesi, âhiret yerinde olmuştur; dünya yerinde değil..

***

NOT: İMAMI RABBANİ Hz. bu mektubu, Sofi Kurban'a yazmıştır.

Şöyle sormuşsun:

— Ehl-i sünnet vel-cemaat söz birliği etmiştir ki; rüyet dünyada vaki olmamıştır. Hatta, ulemanın pek çoğu, Resulûllah (S.A.) efendimizin mi'rac gecesi Rabbını görmediği cihetine gitmişlerdir. Hatta Hüccet'ül-İslâm İmam-ı Gazali şöyle dedi:

— En sağlamı o ki, Resulûllah (S.A.) efendimiz Mi'rac gecesi Rabbını görmedi..

Ama, sen, risalelerinde, dünyada Resulûllah (S.A.) efendimizin Rabbını gördüğünü itiraf ettin. Bunun tevcihi nedir?.

Bunun için, şu cevabı veririm:

— Resulûllah (S.A.) efendimizin Miraç gecesi Rabbını görmesi, dünyada vaki olmamıştır, âhirette vaki olmuştur.

Şöyle ki: Resulûllah (S.A.) efendimiz, Mi'rac gecesi, zaman ve mekân dairesinden çıkıp imkân darlığından da halâs olunca; bir anda ezel ve ebedi buldu. Bidayeti ve nihayeti bir noktada gördü. Hatta, binlerce sene sonra cennete girecek cennet ehli kimseleri dahi cennette gördü.

Hatta Abdurrahman bin Avf, ashab-ı kiramın fukaralarından beş yüz sene sonra cennete girecektir. Allah onlardan razı olsun. Resulûllah (S.A.) efendimiz, bunun (Abdurrahman bin Avf'ın) dahi, o müddetten sonra cennete girdiğini gördü. Duraklamasının da sırrını sordu.

İşbu makamdaki görmek, uhrevî rüyete dahildir. Onun vuku bulmadığı hakkındaki icmâ kararına dahi münâfi değildir. Onun için:

— Dünyevî rüyet..

Adının verilmesi, cevaz yollu olup zahire mebnidir.

İşlerin hakikatini her bakımdan en iyi bilen Sübhan Allah'tır.

 


Hakîkat Kitâbevi Tercümesi