|
|
Mektuplarda kelime ara
|
|||||||
MEKTUBÂT-I RABBÂNİ İMÂM-I RABBÂNİ (K.S.A.) (Kimdir?) | ||||||||
İÇİNDEKİLER
a) Yüce Allah'ın Zahir ismi ile
münasebeti olan hallerin beyanı.. Yükselişlerin olması ve Yüce Hakkın yardımları ile övünmek.. Yarenlerin, belli bir makamda durakladıkları ve bu manada bazı meseleler. a) Mübarek ramazan ayının faziletleri. Hâce Burhan'ın Muhammed Bakibillah'a gönderilmesi ve bazı hallerinin beyanı. Ki O; İhlâs sahiplerinden biri idi. a) Cezbe ve sülûk husulünün beyanı. İmâm-ı Râbbâni Hz. bazı garip hallerini beyan etmekte ve bazı zaruri işlerini sormaktadır. a) Beka ve sahv (ayıklık) mertebeleri
ile ilgili hallerin beyanı. a) Nüzul makamına münasip hallerin
beyanı. a) Kurb (yakınlık) ve Bu'dün
(uzaklığın) husulü. a) Bazı keşiflerin beyanı, nefsin
kusurlarını görme makamının husulü ve bütün hallerde onu itham etmek. a) Fena ve bekanın elde edilmesi.. a) Bu yolun nihayetsiz olduğu.. a) Bu tarikatta iken, arız olan bazı
vakıalar.. Bazı saklı sırlarla, hübut ve nüzul (iniş ve düşüş) makamı ile bağlantısı olan hallerin beyanı.. Uruc, (yükselme) nüzul (iniş) ve diğer hallerin beyanı.. Uruc (çıkış), nüzul (iniş) ile ilgili haller hakkındadır. a) Telvinden (Boyanmadan – Tasavvuf
yolundaki talebenin kalbinde meydana gelen değişik hallerden) sonra
hâsıl olan temkin (İstikrar – Tasavvufta değişmekten, hâlden hâle
geçmekten kurtulup, huzur ve sükûna kavuşma.) İhtiyaç sahiplerinden bazılarının işlerini ısmarlamaya dair. İhtiyaç sahiplerinden bazılarının işlerine dairdir. a) Velâyet-i Muhammediye başta olmak
üzere, velayet dereceleri. O velayet sahibine salât-ü selâm ve saygılar. Rûhun nefse niçin bağlanmış olduğu ve bunların yükselmelerini ve inmelerini ve cesedin ve rûhun Fenâ ve Bekâlarını ve Da’vet makâmını bildirmektedir: Dîni, câhillerden öğrenmeği men’ etmekte ve soy adı seçmekten bahsetmektedir: Sofînin kâin ve bâin olduğu ve kalbin birden fazla şeye bağlanmayacağı ve muhabbet-i zâtiyye hâsıl olunca sevgiliden gelen elemlerle ni’metlerin müsâvî olduğu ve mukarreblerle ebrârın ibâdetleri arasındaki başkalığı ve kendini yok bilen Evliyâ ile insanları da’vet için geri dönmüş olan Evliyânın başkalıkları bildirilmektedir: Peygamberlerin en üstününe “s.a.v.” ve Hulefâ-i Râşidîn'e uymağa çalışmak lâzım olduğu bildirilmektedir: Şevk, arzû ebrârda olur. Mukarreblerde olmaz. Bu makâmla ilgili birkaç şey bildirilmektedir: Tarîkat-i aliyye-i Nakşibendiyyeyi övmektedir: Hâlinin yüksekliğini bildirmektedir. Fakat bu yazıdan, hâlinin alçaldığı ve uzaklaşmış olduğu anlaşılmaktadır: Farzları kılmağa ve sünnetleri, edepleri gözetmeğe teşvîk etmekte ve farzların yanında nâfileleri yapmanın kıymetinin az olduğu ve yatsı namâzını gece yarısından sonra kılmamağı ve abdestte kullanılan suyu içmemeği ve mürîdlerin secde etmelerinin câiz olmadığını bildirmektedir: Âfâkda ve enfüste olan şühûdları ve abdiyyet makâmını bildirmektedir: Tevhîd-i vücûdînin hakîkati ve Allahu Tealâ'ya yakın olmak ve berâber olmak ne demek olduğu bildirilmektedir: Ashâb-ı Kirâmın “aleyhimürrıdvân” kemâlâtını ve hazret-i Mehdîyi bildirmektedir: Dünyâyı seven ve ilmi, dünyâyı kazanmaya harceden kötü ilim adamlarının zararını bildirmekte ve dünyâya düşkün olmayan âlimleri medhetmektedir: Âlem-i emirdeki beş cevheri uzun ve açık bildirmektedir: Allahu Teâlâ'nın zâtını sevmek ve bu sevgide üzmenin ve sevindirmenin, berâber olduğu bildirilmektedir: Ahkâm-ı İslâmiyye, dünyâ ve Âhiretin bütün sa’âdetlerini taşımaktadır. Ahkâm-ı İslâmiyye dışında ele geçen hiçbir sa’âdet yoktur. Tarîkat ve hakîkat, ahkâm-ı İslâmiyyenin yardımcıları olduğunu bildirmektedir: Sünnete uymak lâzım olduğunu bildirmekte ve tasavvufu medh etmektedir: Zât-i Teâlâ'ya muhabbeti ve fenâ mertebelerini bildirmektedir: İş kalptedir. Âdet olarak yapılan ibâdetlerin işe yaramayacağı bildirilmektedir: İhlâsı bildirmektedir: Sünnet-i seniyyeye yapışmağa teşvîk etmekte ve tarîkati, hakîkati ve Sıddîklığı bildirmektedir: Kalpten, başkalarını sevmek pasını temizlemek için, en iyi ilâç, sünnet-i seniyyeye yapışmak olduğu bildirilmektedir: Tevhîd-i şühûdî ve tevhîd-i vücûdî bildirilmekte, ayn-el-yakîn ve hakk-el-yakîn anlatılmaktadır: İnsanların iyisini medhetmekte ve O'na uymağa teşvîk etmektedir: Kendine teşekkür etmekte ve insanın muhtâç yaratıldığını, Ramazân-ı şerîfi, orucu ve namâzı bildirmektedir: a) Yüce Mukaddes Vacib Allah'ın
varlığı ve vahdaniyeti. a) Ehl-i İslâmın zaafı ve küffarın
galebesinden şikâyet. Hamele-i Şeriat-i Garra (şeriat emirlerini taşıyan) olan âlimlere ve ilim talebelerine tazim edilmesine teşvik. Zâhiri, İslâmiyyetin emirlerini yapmakla süslemek ve bâtını, Allahu Teâlâ'dan başka şeylere bağlamamak lâzım geldiği bildirilmektedir: Dünyânın aşağılığını, kötülüğünü bildirmektedir İslâmiyyeti yaymağa teşvîk eylemektedir: Nefs-i emmârenin kötülüğünü ve ona mahsûs hastalığı ve ilâcını bildirmektedir: Âlimlerin birbirleri ile birleşmemesinin, ortalığı karıştıracağını bildirmektedir: Bid’at sahiplerini ve zararlarını, Ashâb-ı Kirâmın büyüklüğünü bildirmektedir: Muhabbet bildirilmektedir: Bir seyyide yardım etmesini dilemektedir: Nasîhat etmektedir: Tasavvuf büyüklerinin yolunu ve Ashâb-ı Kirâmın şânının yüksekliğini bildirmektedir: Ehl-i sünnet vel cemâ’ate “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” uymayanların, Cehenneme girmekten kurtulamayacağı bildirilmektedir: Allahu Teâlâ'dan başka, bir şey düşünmemeyi bildirmektedir: Olgun üstâd bulup, câhil şeyhlerden kaçmak lâzım olduğunu bildirmektedir: Cezbe ve sülûk anlatılmaktadır: Peygamberlerin “aleyhimüsselâm” hep, aynı îmânı söyledikleri bildirilmektedir: Cismin ve rûhun lezzet ve elemlerini bildirmekte ve cisme olan musîbet ve acılara, sabır tavsiye edilmektedir: Müslümanlığın bugünkü hâline ve Müslümanların çektiği sıkıntılara teessüf etmektedir: Bu yolu medhetmekte ve Ashâb-ı Kirâmın büyüklüğünü bildirmektedir: Bir muhtâcın gönderildiği bildirilmektedir: Tevâzu’ zenginlere, nazlanma da fakîrlere yakışır demektedir: İnsanı dünyâda ve Âhirette yükseltecek olan tevâzu’un ne olduğu ve kurtuluşun ancak Ehl-i sünnete uymakla olduğu bildirilmektedir: İnsanın âlem-i halkı ve âlem-i emri kendinde toplamasının, hem Hak'tan uzaklaşmasına, hem de Hakk'a yaklaşmasına sebep olduğunu bildirmektedir: Allahu Tealâ'ya şükür etmek, İslâmiyyete uymakla olduğunu bildirmektedir: Ahireti isteyenin dünyâya düşkün olmaması lâzımdır. Dünyâyı terk etmek nasıl olacağını bildirmektedir: Kaçınması ve yapılması lâzım gelen şeyleri bildirmektedir: Fakîrleri sevmek ve onlara iyilik etmek ve İslâmiyyete uymak lâzım olduğu bildirilmektedir: Mahlûkların en üstününe uymayı, önce i’tikâdı düzeltmeyi, sonra fıkıh bilgilerini öğrenmeyi bildirmektedir: Mubâhların fazlasını terk etmelidir. Hiç olmazsa, harâmlardan sakınıp, mubâhları azaltmalıdır. Harâmlardan sakınmak, iki türlü olduğu bildirilmektedir: Allahu Tealâ'ya ibâdetin nasıl olacağı bildirilmektedir: Sefer der Vatan ve seyr-i âfâkî ve enfüsî bildirilmektedir: Bu parlak dînin geçmiş dinlerin her birini bir araya getirmiş olduğunu ve bu dîne uymak, bütün dinlere uymak olacağını bildirmektedir: Yetmiş üç fırka içinde, kurtulan bir fırkanın, Ehl-i sünnet fırkası olduğunu bildirmektedir: Müslümanlığı yaymak lâzım olduğu bildirilmektedir: Mâsivâyı unutmadıkça, kalbin selâmet bulamayacağı bildirilmektedir: Zâhiri ve bâtını toparlamakla berâber, İslâmiyyetin zâhirine ve hakîkatine yapışmağı bildirmektedir: İslâmiyyetin ve hakîkatin başka başka olmadıklarını ve hakk-el-yakîne kavuşmanın alâmetlerini bildirmektedir: Sâlih işleri yapmak ve namâzları cemâ’at ile kılmak lâzım olduğu bildirilmektedir: Kalbi, Allahu Teâlâ'dan başka şeylerin sevgisinden kurtarmağı bildirmektedir: Allahu Teâlâ'nın sevdikleri tarafından bir kimsenin kabûl olunmasının büyük sa’âdet olduğu bildirilmektedir: Bir kimsenin, saçını, sakalını îmân ile ve ibâdet ile ağartmasının büyük ni’met olduğu ve gençlikte korku, ihtiyarlıkta merhamete sığınmak lâzım olduğu bildirilmektedir: Ölüm için sabır dilemektedir: Bütün varlığımızla Allahu Tealâ'ya dönmek lâzım olduğu ve bu ni’mete kavuşmak için, Ebû Bekr-i Sıddîk'ın yoluna sarılmak îcâb ettiği bildirilmektedir: İ’tikâdı düzeltmek ve sâlih, yarar işler yapmak, mukaddes âleme uçabilmek için iki kanat gibidir. İslâmiyyete yapışmak ve hakîkat hâllerine kavuşmak, hep nefsin tezkiyesi ve kalbin tasfiyesi için olduğu bildirilmektedir: Kalbin itminâna kavuşması, ancak zikir ile olur. İncelemekle, düşünmekle olmayacağı bildirilmektedir: Her ân Allahu Teâlâ'yı zikir etmek lâzım olduğu bildirilmektedir: Herkese i’tikâdı düzeltmek ve amel etmek lâzım olduğu, hakîkat âlemine bu iki kanat ile uçulabileceği bildirilmektedir: İnsan her şeyi kendinde toplamıştır. İnsanın kalbi de böyle yaratılmıştır. Tasavvuf büyüklerinden birkaçının sekir hâlinde iken, kalbin genişliğini bildiren sözlerine İslâmiyyete uygun ma’nâ vermek lâzım olduğu bildirilmektedir: İbâdetleri ve iyi işleri vaktinde yapmayıp, yarın yaparım, sonra yaparım diyenlerin aldandıklarını ve Muhammed aleyhisselâmın yoluna, islâmiyyete yapışmak lâzım geldiğini bildirmektedir: İbâdet etmemize emrolunması, yakîn elde etmemiz için olduğu bildirilmektedir: İnsanlara karşı sert olmağı değil, yumuşak davranmağı, çeşitli hadîs-i şerîfler göstererek bildirmektedir Allahu Teâlâ'yı hiçbir ân unutmamak nasıl olacağı, insanın kendini bilmediği uyku zamânında da, O'nun unutulmayacağı bildirilmektedir: Şeyh Abdulkebîr-i Yemenînin, Allahu Teâlâ gaybı bilmez sözüne cevap vermektedir: Büyükleri küçük sanarak dil uzatanları bildirmektedir: Ödünç alıp vermekteki fâizi bildirmektedir: Âfiyet ne demek olduğu bildirilmektedir: Baş sağlığı dilemektedir: Hasta iyi olmadıkça, gıdânın ona fayda vermeyeceği bildirilmektedir: Bu yolun büyüklerini tanımak ve sevmek Allahu Teâlâ'nın en büyük ni’metlerinden olduğu bildirilmektedir: Evliyânın kerâmetlerini bildirmektedir: Nübüvvetin velâyetten dahâ üstün olduğu bildirilmektedir: Kalbin selâmeti ve Hak Teâlâ'dan başka şeyleri unutması bildirilmektedir: İnsanın, kulluk vazîfelerini yapmak ve Allahu Teâlâ'nın sevgisine kavuşmak için yaratıldığı bildirilmektedir: Tevhîd, kalbi Allahu Teâlâ'dan başka şeylerden kurtarmak olduğunu bildirmektedir: Birinci vazîfemiz, Ehl-i sünnet vel-cemâ’at i’tikâdını elde etmek olduğu bildirilmektedir: Mübtedî ile müntehînin cezbeleri arasındaki farkı bildirmektedir: Peygamberlerin en üstünü olan Muhammed aleyhisselâma uymağa teşvîk eylemektedir: Gittiğimiz yolun yedi basamak olduğu bildirilmektedir: Kalbin selâmeti, mâsivâyı unutmakta olduğu bildirilmektedir: Başlangıçta, kalp hisse bağlıdır. Sona varınca, bu bağlılığın kalmadığı bildirilmektedir: Allah adamlarına dil uzatmanın felâket olduğunu bildirmektedir: Olgun olan bir büyüğün sohbetinde bulunmağı övmektedir: Cem’iyyet sahiplerinin sohbetinde bulunmak lâzım olduğu bildirilmektedir: Bu yolun yedi adım olduğu ve sevilenlerden birkaçının altıncı adıma eriştikleri bildirilmektedir: Yüksekleri istemek, ele geçenlerle oyalanmamak lâzım olduğu bildirilmektedir: Bir farzın elden kaçmasına sebep olan nâfile ibâdet, hac bile olsa, hiçbir şeye yaramayacağı bildirilmektedir: Yolluk bulunması, haccın vücûbunun şartıdır. Yol parası olmadan hacca gitmek, başka vazîfeler yanında vakit kaybetmek olduğu bildirilmektedir: Âlem-i sağîr ve âlem-i kebîrin, Allahu Teâlâ'nın isimlerinin ve sıfatlarının görünüşü olduğunu ve Allahu Teâlâ'nın kendisi ile hiçbir münâsebeti bulunmadığını ve yalnız Onun mahlûku olduklarını bildirmektedir: Tâlibin bâtıl, bozuk ma’bûdlardan kurtulması, hak, doğru ma’bûdu düşünmesi ve hâtırına gelen her şeyi de kovması bildirilmektedir: Anaya babaya hizmet, her ne kadar sevap ise de, hakîkî matlûba kavuşmak yanında, boşuna uğraşmak olur. Hattâ günâh olduğu bildirilmektedir: Çok yükseklere erişmeği istemelidir. Ele geçenle doymamak lâzım olduğu bildirilmektedir: İnsanda her şeyin bulunması, onun dağılmasına sebep olmuştur. Yine bu topluluk, onun yükselmesine de sebep olduğu bildirilmektedir: Çeşitli hâllerin hâsıl olmasına kıymet verilmediği bildirilmektedir: Hâcelerin yollarının şânını ve bu yolda reform yapanların zararlarını bildirmektedir: Dünyâya düşkün olanlarla arkadaşlık etmemeli. Dünyânın ne olduğunu iyi bilenlerin sohbetine koşmak lâzım geldiği bildirilmektedir: Fırsatı ganîmet bilmek, vakti kıymetlendirmek lâzım olduğu bildirilmektedir: Vazîfeyi geciktirmenin zararlı olduğu bildirilmektedir: Evliyâlık mertebelerini bildirmektedir: İşleri sonraya bırakmanın ve maksada kavuşmak için çalışmayı geciktirmenin zararlı olduğu bildirilmektedir: Namâz kılmak şerefinin yüksekliğini bildirmektedir ki, bunu nihâyete yetişen büyükler anlayabilir: Alçak dünyâyı kötülemekte ve dünyâya düşkün olanlardan kaçınmağı bildirmektedir: Ehlullaha dil uzatan saygısızları, söz ile, yazı ile kötülemek câiz olduğu bildirilmektedir: Sevenlerin sıkıntılara, üzüntülere dayanmaları lâzım geldiği bildirilmektedir: Bu işin temeli muhabbet ve ihlâs olduğu bildirilmektedir: Bu büyüklerin nisbetinden az bir şeye kavuşulursa, bunu az görmemek lâzım geldiği bildirilmektedir: Gençliğin kıymetini bilmek, bunu boş yere geçirmemek lâzım olduğu bildirilmektedir: Seyr ve sülûku bildirmektedir: Bu yolun büyükleri, yolculuğa âlem-i emirden başladıkları bildirilmektedir: Çok zikir yapmağı nasîhat etmektedir: Ayrılmak, kavuşmaktan önce midir, değil midir, bildirmektedir: Kendini kavuşmuş sanan, bir şey elde edemez. Büyüklerin rûhlarından fâydalanmaya aldanmamalıdır. Onlar, kendi üstâdının latîfeleridir: Allahu Teâlâ her şeyi sebeple yaratmakta ise de, belli bir sebebe bağlanmak lâzım olmadığı bildirilmektedir: Aranılmağa, gönlünü vermeğe lâyık olanın ancak Vâcib-ül-Vücûd Teâlâ olduğu bildirilmektedir: Hocalarımızın “kaddesallahu teâlâ esrârehüm” yolunun büyüklüğü ve bu büyüklerin kullandıkları (Yâddâşt) kelimesinin ne demek olduğu bildirilmektedir: Resûlullah'a itâ’at, Allahu Teala'ya itâ’at demek olduğu bildirilmektedir: Mâsivâya köle olmaktan büsbütün kurtulmak, mutlak fenâ ile olduğu bildirilmektedir: Kendinden geçmek ve kendinde ilerlemek lâzım geldiği bildirilmektedir: Kendi aslına dönmesini dilemektedir: Ehlullahın sohbetinde bulunmasını dilemektedir: Allah adamlarının yanına giden kimsenin, kendini boş bulundurması lâzımdır. Böylece, dolu olarak döner. Her şeyden önce, i’tikâdı düzeltmek lâzım olduğu bildirilmektedir: Sâliklerin yaradılışlarına göre, yükseldikleri mertebeleri bildirmektedir: Merhûm babası için sabır dilemektedir: Tasavvuf büyüklerinin üç türlü olduğu ve her birinin hâlleri bildirilmektedir: Tasavvuf yolunda ilerlemek, hakîkî îmâna kavuşmak için olduğu bildirilmektedir: Mübârek Ramazân ayının üstünlüğünü ve Kur’ân-ı kerîmin bu ayda indirildiğini ve hurma ile iftâr etmenin müstehab olduğunu bildirmektedir: İslâm ile küfrün birbirinin zıddı, tersi olduğunu, İslâm düşmânlarını sevmemeği bildirmektedir: Allahu Teâlâ'nın feyiz ve ni’metleri, her ân, herkese gelmektedir. Bunları almak ve alamamak arasındaki ayrılık insanlarda olduğu bildirilmektedir: İslâmiyyetin sâhibi Muhammed aleyhisselâm'a uyanları övmekte ve Onun İslâmiyyetine uymak istemeyenleri sevmemek, onları düşmân bilmek lâzım olduğu bildirilmektedir: Dünyânın birkaç günlük hayâtına aldanmamağı ve bu kısa zamânda, çok zikir ederek, kalp hastalığını gidermeğe çalışmak lâzım olduğu bildirilmektedir: Allahu Teala'ya ibâdet etmeği ve kendi yaptığı tanrılara tapınmaktan sakınmayı dilemektedir: Ebû Bekr-i Sıddîk'ın yolunun yüksekliği bildirilmekte, bu yolu bozanlardan acı acı şikâyet edilmektedir: Mürşid-i kâmil ne zamân ve niçin lâzım olduğu bildirilmektedir: Allahu Teâlâ'nın emirlerini yapmak ve yasaklarından sakınmak lâzım olduğu gibi, insanların haklarını gözetmek ve onlarla iyi geçinmek de lâzım olduğu bildirilmektedir: Tasavvuf yolunda olanın, Allah için, aşağılık göstermesi, kulluk vazîfelerini yapması ve İslâmiyyete uyması ve sünnet-i seniyyeye yapışması ve günâhlarını görüp korkması lâzım olduğu bildirilmektedir: Büyüklerden çok azına bildirilmiş olan birkaç gizli bilgi açıklanmaktadır. Bu derecede, ârif kendini İslâmiyyetten dışarı sanır. Bunun sebebi ve İslâmiyyete uygunluğu bildirilmektedir: Bir soruya cevâptır: Bu yolun şaşkınları, uzaklık görünen yakınlık ve ayrılık sanılan vuslat ararlar. Yazılan rü’yânın cin te’sîri ile olduğu bildirilmektedir: Kalbin telvînlerini ve temkînini bildirmektedir: Dakîkaları kıymetlendirmek lâzım olduğu bildirilmektedir: İ’tikâdı, ehl-i sünnet i’tikâdına göre düzeltmek lâzım olduğu bildirilmektedir: Âlemlerin efendisine uymak lâzım geldiği bildirilmektedir: Nasîhat vermektedir: Bu yolun büyüklerinden, isimleri şaşırılan birkaçı üzerinde bilgi istemektedir: Suâle cevâptır: Vesveselerden şikâyet eden sahabeye karşı buyurulan hadîs-i şerîf açıklanmaktadır: Nasîhat vermektedir: Peygamberlerin efendisine “sallallahu aleyhi ve sellem” uymayı övmektedir: Kalbin selâmeti bildirilmektedir: Sünnet-i seniyyeye uymağı, bid’atlardan kaçınmağı istemektedir: Kavuşturan yolların en kısası, râbıta yapmak olduğu bildirilmektedir: Sorularına cevap vermektedir: Dünyânın güzelliğine aldanmamalı, İslâmiyyetten ayrılmamalıdır: Zikir anlatılmakta ve lüzûmlu nasîhatler verilmektedir: Peygamberlere uymak lâzımdır. İslâmiyyetin emirlerinde çok kolaylık olduğu bildirilmektedir: Bir suâle cevap vermektedir: Ehl-i sünnet i’tikâdına göre inanmak lâzım olduğu, fıkıh bilgilerini öğrenmenin ehemmiyeti bildirilmektedir: Dîn-i İslâmı yaymağa çalışmak lâzım olduğu bildirilmektedir: İslâmiyyeti yaymağa çalışmak lâzım olduğu bildirilmektedir: Tasavvuf yolunun yedi konağı olduğu, sâlik her konakta kendinden uzaklaşıp Hak Teâlâ'ya yaklaştığı bildirilmektedir: Tâlih’li kimsenin, dünyâya düşkün olmayan ve kalbi Allah sevgisi ile çarpan kimse olduğu bildirilmektedir: Bu zamânda, din adamlarının, dünyâ büyükleri ile görüşmeleri güç olduğu bildirilmektedir: Vazîfe isteğinin kabûl olduğu bildirilmektedir: "Nefehât" kitâbındaki bir yazıyı açıklamaktadır: Bir suâle cevap vermektedir: Büyüklerle tanıştıktan sonra ayrılanlara şaşmakta, Ashâb-ı Kirâmın büyüklüğü bildirilmektedir: Allah yolunda olanların yanında bulunmağı övmektedir: Câhillerin dedi-kodu yapmalarına üzülmemeği bildirmektedir: İşin başı, İslâmiyyetin sâhibine uymak olduğu bildirilmektedir: Dünyânın kötülüğü ve ona düşkün olanların zavallılığı bildirilmektedir: İnsanların bir arada bulunması, kalplerini berâber edeceği ve İslâmiyyete uymayan şeylerin kıymetsiz olduğu bildirilmektedir: Sâlik, kendini Peygamberlerin makâmında görür. Bunun sebebi bildirilmektedir: Kendinin "Mebde’ ve Me’âd" adındaki kitâbında yazılı bir bilgiyi açıklamaktadır: "Nefehât" kitâbındaki bir yazıyı açıklamakta ve nasîhat vermektedir: Mevlânâ'nın bir sözünü açıklamakta ve insanları kemâle getirmek ve irşâd etmek için lâzım olan şartları bildirmektedir: Suâllerine cevâptır: Va’z ve nasîhat vermekte, Ehl-i sünnet âlimlerine uymağı övmektedir: Dünyâ, Âhiretin tarlasıdır. Kâfirlere, niçin sonsuz azap yapılacağı bildirilmektedir: Kötü olan dünyânın ne olduğu bildirilmektedir: Evliyânın kerâmetini bildirmektedir: Bâtının [kalbin, rûhun] hâli ne kadar bilinmezse, o kadar iyidir ve Evliyânın keşiflerinde hatâ olmasının sebebini, (Kazâ-i mu’allak) ile (Kazâ-i mübrem)i ve dinde güvenilecek şeyin yalnız Kitâp ve Sünnet olduğu bildirilmektedir: Pîrin hakkını gözetmeği bildirmektedir: İnsan, câhil olduğu için, bedeninin hastalığını gidermeğe çalışmaktadır. Kalbin dünyâya düşkün olması hastalığından haberi bile olmadığı bildirilmektedir: Tasavvuf büyüklerinin yanıldıkları şeylerden birkaçını bildirmektedir: Tasavvuf yolunun üstünlüğünü bildirmektedir: Velâyette kendini kusûrlu görmek lâzım olduğu bildirilmektedir: Tasavvuf yolunun üstünlüğünü bildirmektedir: Edepleri gözetmek, fakre ve isteklere kavuşamamağa sabretmek lâzım olduğu bildirilmektedir: Bu yolun başında olanlara, sondakilerin hâlleri ihsân olunur. Bunun olgunluk alâmeti olmadığı bildirilmektedir: Dünyânın kısa sürdüğü, buna karşılık olan azâbın sonsuz olduğu bildirilmektedir: Yol göstermek makâmına lâzım olan va’z ve nasîhatları bildirmektedir: Öğretmek, insanları yetiştirmek için lâzım olan birkaç şeyi bildirmektedir: Bu yolun, büyüğümüzün yolu olduğu bildirilmektedir: Hâsıl olan ile doymayıp, dahâ yüksek şeyleri istemek lâzım olduğu bildirilmektedir: Yüksek sesle zikrin bid’at olması sebebi açıklanmaktadır: Dünyânın nasıl olduğu bildirilmektedir: Birkaç faydalı bilgi verilmektedir: Allahu Teâlâ'nın kendisi varlıktır. Mahlûkların asılları ise yokluktur. Kendini anlayan, Allahu Teâlâ'yı bilir. Tecellî-i zâtîyi ve Nûr âyetindeki incelikleri bildirmektedir: Bu yolun büyüklerini sevmek, dünyâ ve âhiret sa’âdetinin sermâyesi olduğu bildirilmektedir: Ba’zı sırları bildirmektedir: Sünnet-i seniyyeye yapışmağı istemekte, büyüklerin yolunu övmektedir: Din kardeşlerinin çoğalmasında iyi ümîtler vardır. Mürîdlerin ma’rifetlere, hâllere kavuşması, pîrlerin gevşekliğine ve ucb'a sebep olmaması bildirilmektedir: Dostların kusûrları affolunacağı ve istihâre yapmak bildirilmektedir: Bu yolun sonsuz olduğunu ve kelime-i tevhîdin faydalarından birkaçını bildirmektedir: Dostlardan çoğunun ilerledikleri bildirilmektedir: Zikr-i zât ve zikir-i nefy-i isbât bildirilmektedir: Tarîkat-i aliyye-i Nakşibendiyyeyi terğîb etmektedir (rağbet ettirmektedir): Hâlinin harâb olduğunu bildiren mektûbuna cevâptır: Zikri, Fenâ ve Bekâyı ve Ebû Alî Sînâ'yı bildirmektedir: Aradığı makâma kavuştuğu ve kemâl ve tekmîl mertebeleri ve zamân zamân olan gevşekliğin sebebi bildirilmektedir: Allahu Teâlâ'nın varlığını gösteren, yine kendisi olduğu bildirilmektedir: Peygambere tâm tâbi’ olanların, onların bütün olgunluklarına kavuşacakları ve hiçbir velînin hiçbir nebî derecesine çıkamayacağı bildirilmektedir: Gelmiş ve gelecek bütün varlıkların en üstününe uymanın fazîletlerini bildirmektedir: Tasavvuf yolundaki hâlleri ve haccın şartlarından birinin, yolun tehlikesiz olması olduğu bildirilmektedir: Dört halîfenin üstünlüklerini ve Ashâb-ı Kirâmın büyüklüğünü bildirmektedir: Suâllere cevâplar Tasavvuf yolunu ve beş latîfeyi kısaca bildirmektedir: Birkaç suâline cevâptır: Sünnet-i seniyyeyi her yere yaymağı ve bid’atleri yok etmek lâzım olduğunu bildirmektedir: Kutub ve Kutb-ül-aktâb ve Gavsın ne demek olduğu bildirilmektedir: Tasavvufu kısaca bildirmektedir: Allahu Teâlâ'nın yakın olduğunu açıklamaktadır: Peygamberler “aleyhimüssalavâtü vetteslîmât” gönderilmesinin fâydaları ve aklın yalnız başına Allahu Teâlâ'yı tanıyamayacağı ve dağda büyümüş ve câhillik zamânında ya’nî Peygamber gönderilmemiş olan zamânlarda yaşamış kâfirlerin ve kâfir memleketlerinde ölen kâfir çocuklarının Âhiret'te ne olacakları ve dünyânın her yerine, meselâ eski hindlilere Peygamberler gelmiş olduğu bildirilmektedir: İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin yolunu ve Velâyet-i evliyâ, Velâyet-i enbiyâ ve Velâyet-i ulyâyı ve insandaki on latîfeyi bildirmektedir: Namâzın kıymetini ve namâza mahsûs kemâlâtı bildirmektedir: Bu yolun bağlayan bağının, muhabbet olduğu bildirilmektedir: Kâ’be-i Rabbânî hakkındadır ve namâzın ba’zı üstünlükleri bildirilmektedir: En sonda hayret ve cehâlete varmak lâzım olduğu, keşf ve kerâmetlere güvenilmemesi lâzım olduğu bildirilmektedir: Uzlete çekilirken, Müslümanların haklarını gözetmeği elden bırakmamak lâzım olduğu bildirilmektedir: a) Ehl-i sünnet vel-cemaatın
görüşlerine göre, bazı mesâil-i kelâmiyenin beyanı.. Ki bunlar kendisine
keşif ve ilham yolu ile zahir olmuştur: Zan ve vehim yolu ile değil. Esrâr ve dekâık bildirilmektedir: Peygamberlere vâris olan âlimlerin kimler olduğu ve gizli bilgilerin neler olduğu bildirilmektedir: Din düşmanlarını aşağılamak, uydurma putlarını yıkmak lâzım olduğu bildirilmektedir: Ba’zı sohbetlerde bulunmak, bir yana çekilip yalnız yaşamaktan dahâ iyi olduğu bildirilmektedir: Bir rü’yânın ta’bîri bildirilmektedir: Îmân-ı gaybın îmân-ı şühûdîden üstün olduğu ve tevhîd-i şühûdî ile tevhîd-i vücûdî bildirilmektedir: Sâlik kendine yol gösterene bağlı olup, başkalarına bakmaması lâzım olduğu ve rü’yâlara kıymet verilmemesi bildirilmektedir: Çok yükselmek için çalışmak, yolda görülen şeylere bağlanıp kalmamak lâzım olduğu bildirilmektedir: Kabûl edilip edilmediği suâline cevâp vermekte ve İslâmiyyet bilgilerini yaymak lâzım olduğunu bildirmektedir: Kur’ân-ı kerîmdeki muhkem ve müteşâbih olan âyet-i kerîmeleri bildirmektedir: "İlm-el-yakîn", "Ayn-el-yakîn" ve "Hakk-el-yakîn" bildirilmektedir: Herkese, i’tikâdı düzelttikten ve işlerini islâmiyyete uydurduktan sonra, kalbin selamette olmasına çalışmak lâzım olduğu bildirilmektedir: Kendisinin tasavvuf yoluna girmek ve Muhammed Bâkîbillah hazretlerinin “kuddise sirruh” sohbet ve hizmetinde bulunmak ni’metine sebep olduğu için, ona şükür etmekte, bu arada Allahu Teâlâ'nın, kendilerine verdiği ni’metleri bildirmektedir: Bu büyükleri sevmenin bütün sa’âdetlerin sermâyesi olduğu bildirilmektedir: Silsile-i Aliyye-i Sıddîkiyyeye bağlanmaya şükür etmekte, bu yolu övmektedir: Hızır “aleyhisselâm” ve İlyâs “aleyhisselâm” ile buluşmağı bildirmektedir: Resûlullah'ın mi’râc gecesinde Allahu Teâlâ'yı görmesinin dünyâda olmayıp Âhirette olduğu bildirilmektedir: Hâller, vecdler, Âlem-i emre bağlı şeylerdir. Bunları bilmek Âlem-i halk ile olur. Bu mektûpta bildirilenler, eski ma’rifetlerdir. Bunların yenisi büyük oğluna yazdığı mektûpta bildirilmiştir: Semâ’, raks ve vecd üzerinde bilgi vermekte, rûhtan açıklama yapmaktadır: Kur’ân-ı Kerîmden ve hadîs-i şerîflerden çıkarılan doğru i’tikâdın, Ehl-i sünnet i’tikâdı olduğu bildirilmektedir: Cezbe ve sülûk ve bunların ma’rifetleri bildirilmektedir: Nâfile namâzları cemâ’at ile kılmak câiz olmadığı bildirilmektedir: Kazâ ve kaderin ince bilgilerini anlatmaktadır: Allahu Teâlâ'nın, İmâm-ı Rabbânî hazretlerine başlangıçta ihsân etmiş olduğu yolu bildirmektedir: Tevhîd-i vücûdî ve tevhîd-i şühûdî mertebeleri bildirilmektedir: Tasavvuf yolcusuna lâzım olan edepler ve onların birkaç şüphelerinin giderilmesi bildirilmektedir: "Allahu Teâlâ ile öyle bir vaktim vardır ki..." hadîs-i şerîftir. Ebû Zer-i Gıfârî de böyle söylemiştir. Niçin söylemiştir? Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri, "Bütün Evliyânın ensesine basıyorum" demiştir. Bu sözün ne demek olduğu bildirilmektedir: Allahu Teâlâ'nın sekiz sıfatını ve Peygamberlerin ve bütün insanların mebde-i te’ayyünlerini ve tecellîleri bildirmektedir: "Nazar ber Kadem" ve "Sefer der Vatan" ve "Halvet der Encümen" bu yolun temel bilgilerinden olduğu bildirilmektedir: Hak Teâlâ'nın sıfatlarının basît olduğunu, eşyâya bağlanmakla değişmediklerini bildirmektedir: Hak Teâlâ'nın ihâtasını ve sereyânını açıklamaktadır: Nihâyete kavuşmayı kısaca bildirmektedir: Başa gelen sıkıntıya sabır dilemekte, tâ’ûndan ölmenin kıymetini ve tâ’ûn olan yerden kaçmanın günâh olduğunu bildirmektedir: Derin, ince bilgileri ve şaşılacak ma’rifetleri ve "Kabe-kavseyn ev-ednâ" makâmını bildirmektedir: Kurb-u nübüvvet, kurb-ü velâyet, kurb-u nübüvvete ulaştıran yollar. a) Üç velâyetin farkı.. Ezan kelimelerinin manaları.. a) Kur'an ayetlerinin pek çoğunda;
cennete girme vaadinin şartı bulunan salih ameller. a) Namazın sırları.. a) Büyük Mahdumzade Hace Muhammed
Sadık'ın menkıbeleri, kemalâtı ve en küçük mahdumlar Hacı Muhammed
Ferruh ve Muhammed İsa.. – «Allah noksan sıfatlardan münezzehtir: ona hamd olsun..» (Sübhanellahi ve bihamdihi). Manasına gelen kelime-i tayyibenin açıklaması.. Bu münasebetle bazı hususların beyanı.. Resulullah (s.a.) Efendimizin şu
manaya gelen Hadis-i Şerifi üzerinedir: – «Hesaba çekilmeden önce hesaplaşınız.» Hadis-i şerifindeki mana icabı olmak, geceli gündüzlü hesaplaşmak beyanı.. Bu makama taalluk eden sırlarla imanın camiiyet durumu beyanındadır. Bu münasebetle bazı hususlar. Huruf-u mukattaatla alâkalı varidattan hakikatlar, derin sırlar beyanındadır. Bunlar Kur'an-ı Kerim'de bulunan müteşabihattan olup remz ve işaret yollu rasihun ulemanın onlara ıttılaı vardır. Bazı sualine cevaptır. Bu cümleden olarak, Hanefî Mezhebine göre, teşehhüdde işaret parmağının kaldırılmasının tahkiki sorulmuştur. a) Kendisine sorulan yedi suâlin
cevabı. Birinci cildin sonu a) Vahdet-i Vücud meselesi üzerine
Muhyiddin b. Arabî’nin tuttuğu yolun beyanı.. Yüce Mukaddes Hakkın zat mertebesi ile sıfatlarının mertebesi, vücud ve vücub itibarının üstündedir. a) Afakın ve enfüsün muamelesi, zılâl
dairesine dahil olduğunun beyanı. a) İlmel-yakin, aynel-yakin ve
hakkal-yakin beyanındadır. a) Kendi varlıklarında husul
bulmaları. Bazı derin sırlar beyanındadır. Bundan, Resulullah (s.a.v.) Efendimizin, Millet-i İbrahim'e (İbrahim Peygamberin yoluna) ittiba etmeye memur olmasının manası anlaşılacaktır. Şu beş mertebe hakkındadır:
Muhibbiyet, mahbubiyet, muhabbet, hübb, rıza ve bunların üstünde bir
başka mertebe. Bunlardan her birinin hususiyeti, peygamberlerden bir
peygambere verildiği. Ehass-ı havas, avam, mutavassıt (hasların hası, âvam, orta derecedeki) zümrelerin imanları arasındaki fark. a) "LA İLAHE İLLALLAH" kelime-i
tayyibesinin faziletlerini beyan. Arşın üstündeki zuhur hariç; hiçbir
zuhur, zılliyet şaibesi olmadan olmaz. a) "Allah yerin ve semaların
nurudur" (24/35) âyetinin tevilli manası. Asi için müşahid olan melek, insanın şühudu dahi enfüste olmasına rağmen, o devlet bunda bir cüz gibidir. Beka dahi onun üzerine terettüb etmiştir. Bu münasebetle bazı hususların beyanı. a) Bir mektubuna cevap.. b) Zahir ulemanın nasibi, sofiye-i aliyyenin nasibi, enbiyanın varisleri olan rasihun ulemanın nasibi beyanındadır. Bu münasebetle bazı hususların beyanı. a) Makam sahibinin mutlaka ilim sahibi olması gerekli midir, değil midir? b) Hallere muttali olmamanın sebebi. Kurban Bayramı hutbesinde, Hulefa-ı Raşidin'in isimlerini okumayı terk eden hatibin zemmi ile, onları dinleyenleri de ayıplamak. Bu münasebetle bazı hususların beyanı. a) Bazı suallere cevap.. b) Küçük berzahın bazı acaip, garaip hallerini beyan. c) Taun ile ölümün fazileti. a) Bu alemin musibetleri, her ne kadar zahirde yara ise de, hakikatte onlar merhemdir; terakkiye sebeb olurlar. b) Taun hastalığından ölmenin fazileti. Ve.. bu münasebetle bazı hususların beyanı. Zahir ulemasının nasibi, rasihun ulemanın nasibi ve sofiyyenin nasibi beyanındadır: Bu arada sorulan bir sorunun cevabı. Sünnet-i seniyyeye ittiba etmeye teşvik ve beğenilmeyen bid'atları irtikâb etmekten (işlemekten) sakındırmak. Ve bu münasebetle bazı hususların beyanı. Namazın faziletleri, tadil-i erkâna riayete teşvik, şartlarını edeplerini nasıl uygun olursa öyle ikmal etmek. Bu münasebetle bazı hususların beyanı. – «Beni ne yerim, ne de semam aldı; bir mümin kulumun kalbi beni alır..» Manasına gelen kudsî hadiste beyan edilen kalbden murad, o et parçasıdır. Bazı meşayihin vüs'atından (genişliğinden) haber verdiği hakikat-ı camia değildir. a) Allah selâmet versin: Hazret-i Şeyhin bereketi ile, Serhend beldesinin pek çok beldeler üzerine şerefli oluşu ve fazileti.. b) Onun sakin olduğu beldede, sıfat tozu düşmeyen bir nurun müşahedesi.. c) Bu yerin, Mahdum-u Azam merhum Hâce Muhammed Sadık'ın medfun (gömülü) bulunduğu yer oluşu.. Sırrı mukaddes olsun. a) İşin umdesi, sünnet-i seniyyeye ittiba edip beğenilmeyen bid'attan kaçınmaktır. b) Tarikat-ı Nakşibendiye-i Aliyye'nin diğer silsilelere nisbetle üstün meziyeti, ancak Sahib-i Şeriat Resulullah'a ittiba sebebi iledir. Ona ve âline salât, selâm ve tahiyyet. c) Azimetle amel etmek. d) Bu Tarikat-ı Aliyyeyi övmek. Kabz ve bast, celâl ve cemal. Şeriat-ı garraya göre zuhur eden her amel, zikre dahildir. Çocuklara ELİF BA okutur gibi zikir telkini. Şeyh Abdülaziz Confori'nin şeklerine cevap. Hazret-i Adem'in çamuru ve onun yoğrulmasında meleklerin hizmet dahli ve bunun dışında bazı suallere cevap mahiyetindedir. Bu dünya hayâtında en faziletli metaın gam ve hüzün olduğu... Bu sofranın en güzel nimeti ise elem ve musibettir... Şu iki sualin cevabıdır: a) Rabıta bağının devamı.. b) Meşguliyette fütur.. Vaaz ve nasihattir. Gönül birliğinin olmayışından şikâyette bulunan Mirza Kılıcullah'ın yazdığı arzuhalin cevabıdır. a) Sevenin nazarında; sevilen, her halde sevilendir. Ondan ise elem sudur etsin; isterse nimet.. Hatta, elem, pek az kimselerin nazarında, nimetten daha çok sevginin artmasını icab ettirir. b) Hamd etmenin, şükür etmek üzerine meziyetli oluşu. Bu münasebetle bazı hususların beyanı. Hallerin tevarüdü (vârid olması, arka arkaya gelmesi) beyanındadır. Tevhid ve Aynel-yakin sualine cevap mahiyetindedir. a) İmamet bahsi.. b) Ehl-i sünnet vel-cemaat mezhebinin hakikati ve onların muhalifleri. Eh!-i sünnet'in ifrat ve tefritten uzak olduğu ki, bunun birini Rafıziler, diğerini de Hariciler tercih etmiştir. c) Resulullahın ehl-i beytinin medhi, Allahu Taala ona ve âline salât ve selâm eylesin. Bu münasebetle bazı hususların beyanı. "LA İLAHE İLLALLAH", kelime-i tayyibesinin faziletleri beyanındadır. Ehlullah her ne kadar dünyaya, zahirde tutunup esbabına teşebbüs etseler dahi, onların batınının dünya ile hardal tanesi kadar dahi alâkası yoktur. Ashab-ı Yemin, Ashab-ı Şimal ve Sabikun beyanındadır. Hicapların açılması, şühud itibarı ile olup vücud itibarı ile değildir. Nihayetin nihayeti mertebelerine çıkınca; bu makamın her mertebesinden bir zerre, imkân dairesinin tamamından kat kat daha zahir olur. a) Sofiyenin, seyri (manevi yolculuğu) enfüs ve afaka hasretmesi. b) Bu seyirde, manen tahliye ve düzen isbatları. c) Anlatılan manayı Kuddise Sırruhun men etmesi ve nihayetin nihayetini, enfüsün ve afakın (maddenin ve mananın) ötesinde Allah'ın inayet ile isbatı. a) Hazret-i Hak şanında salike müyesser olan, vicdanın kendisi değil; vicdan zevkidir. b) Bu tarikat-ı Aliyyenin hususiyetleri esasında sayılan, nihayetin bidayete derc edilmesi manasının tahkiki. c) Sair tarikatlara nazaran bu Tarikat-ı Aliyyenin daha faziletli olduğu. Ve bu münasebetle bazı hususların beyanı. a) Vahdet-i vücud ve onun şer'i ilimlere tatbiki sorusuna cevap. b) "Allah bir kulu severse..." Manasına gelen hadis-i şerif üzerine sorulan soruya cevap. Âlemin tamamı, vacibiyet isimlerinin ve sıfatlarının tecelligâhlarıdır; zatın değil. Zira mümkinin zattan yana bir nasibi yoktur. Şunun için ki: Mümkinin kendi kendine kıyamı yoktur; hepsi araz olup cevheriyetten yana hiçbir koku almamıştır. Ve bu münasebetle bazı hususların beyanı. a) Kelime-i tayyibenin (LA İLAHE İLLALLAH) faziletleri beyanında olup o mübarek kelime tarikatı, hakikati, şeriatı tazammun etmektedir. b) Nübüvvet kemalâtı yanında, velayet kemalâtının bir değeri olmadığının beyanı. c) Velayete mutlaka şeriatın lâzım olduğunun beyanı. Ve bu münasebetle bazı hususların beyanı. Nasihat ve tembihtir. Rıza makamına rağbet ettirmek. Mâsivayı unutmak, bu tarikatta ilk adımdır. Çalışmak lâzımdır ki bu hususta kusur vaki olmaya. a) Şeriatın bir sureti, bir de hakikati vardır; iptidada ve intihada (önünde sonunda) mutlaka şeriat lâzımdır. b) Nübüvvet mertebesinde kalbin temkini, nefsin itminanı, kalıbın itidali. Ve bu münasebetle bazı hususların beyanı. Sübhan Hakkın beşer ile kelâmı. Bu Taife-i Aliyyenin tarikatına terğib (rağbet ettirme). Şu manada sorulan bir sualin cevabıdır: "Allahu Teala’ya ibadet ettiğim zaman, nefse istiğna hâsıl oluyor; benden bir hata veya şeriat hilafı bir şey sudur etse, nedamet ve inkisar zahir oluyor." Resulullah (s.a.v.) Efendimize mutabaatın dereceleri ve mertebeleri vardır ve bunlar yedidir. Her derecenin dahi tafsilli beyanı yapılmaktadır. Ve bu münasebetle bazı hususların da beyanı. a) Kur'an-ı Kerim'in tümden şer'i hükümleri cami olduğunun beyanı. b) İmâm-ı Azam Hazretlerinin menkıbeleri. c) Bu işin aslı şeriat olduğunun beyanı. d) Sofiye-yi aliyyenin medhi. Ve bunlara münasip bazı hususlar. İrfan sahibinin muamelesi öyle bir mertebeye ulaşır ki; ona nisbetle diğerlerinin seyyiatı hasenat olur. Yüce Hakkın Zikri, Hayrü'l-beşer Resulullah (s.a.v.) Efendimize salâvat okumaktan evlâdır. Şu şartla ki: Zikir kabule şayan ve iktida edilen bir şeyhten alınmış ola. a) Âlem-i misal sorusuna cevap.. b) Tenâsuha kail olan bir cemaatın reddi.. c) Kûmun ve büruz.. Ve.. bu münasebetle bazı hususların beyanı.. Makul, mevhum, mekşuf, meşhudun tümü siva sınıfına dâhildir. Ve bu münasebetle bazı hususların beyanı.. Dizgini, dinin fuzuli şeylerinden çekip dinen yapılması zaruri işleri ile meşgul olmanın lüzumu. Ve bu münasebetle bazı hususların beyanı.. a) Taziyet ve nasihat. b) Mevlâna Hasan'ın dahi onlara halka reisi edilmesi. Ve bu münasebetle bazı hususların beyanı.. İnsan tab'an medenidir; medeni olmak üzere yaratılmıştır. Kendi cinsi ile iyi geçinmeye muhtaçtır. İnsanın iyiliği dahi bu ihtiyaçtan belli olur. Bu münasebetle bazı hususların beyanı.. Kendi şeyhi hayatta iken, bir talip, yüce Hakkı talep babında bir başka şeyhin yanına gitmesi caiz olur mu? Hallerin televvününden, düşük dünya emelleri için yerine gelmeyişinden dolayı gönlü daraltmamak gerek. Yararı olmayan işlerle meşgul olmaktan sakındırmak. Tevbe, verâ, takva ve bunlara münasip şeyler beyanındadır. a) İslâm'ın beş erkânı ile beraber, ehl-i sünnet vel-cemaat akidesinin beyanı. b) Hak kelimeyi duyurmaya teşvik. Yani zamanın sultanına duyurmaya. a) Amud-u Nurani. b) Şark tarafından doğan kuyruklu yıldız. c) Kıyamet alâmetleri ve kıyametin kopma şartlan. Ve bu münasebetle bazı hususların beyanı.. a) Namazda tadil-i erkân ve safların düzeltilmesi. b) Küffarla muharebeye giderken, niyetin düzeltilmesi... c) Teheccüd namazını emretmek. d) Yenenlere dikkat etmek. Kâbe-i muazzama ile alâkalı hakikatların ve sırların beyanı. İnsanda arşın numunesi olduğu gibi, Kabe'nin dahi onda numunesi vardır. Ve bu münasebetle bazı hususların beyanı.. Kelime-i tevhid üzerinedir. a) Allah'ın Mukaddes Beytinin muamelesi; tecillerin, zuhurların, hatta arşa bağlı zuhurların dahi üstündedir. b) Kabe'nin hakikatına girmek ve ona vasıl olmak. c) Kâbe-i Muazzama'nın dışını ziyarete suretin iştiyakı. İnsan-ı kâmilin zahir ve batınının beyanı. a) Allah-ü Teâla'nın buyurduğu: – «Onlardan bazısı, nefsine zulmedendir..» (35/32) Manasına gelen âyet-i kerimenin tevili.. (Yorumu.) b) Allah-ü Teâla'nın buyurduğu: – «Biz, emaneti yere ve semalara arz ettik..» (31/ 72) Mealini taşıyan âyet-i kerimenin beyanı.. c) İnsanın hilâfeti.. Bunun muamelesi o dereceye ulaşır ki, bütün eşyanın kayyumu olur. – «Nefsine zulmeden..» (35/32) Manası bunun için kullanılmıştır. – «M u k t e s i d mutedil..» (33/72) Lafzından dahi, halil ve nedim tabirleri anlaşılır.. – «S a b ı k ..» (35/32) Lafzından dahi muhib ve mahbub (seven ve sevilen) manaları çıkar ki; bunların halka başı Muhammed Resûlullah'tır. Allah-ü Teâla, ona salât ve selâm eylesin. Mihnetler, beliyyeler, dostların hatalarına kefarettir. Tazarru edip yalvararak, Allahu Teala'dan af ve afiyet dilemek gerek. a) Halk alemi ile emir alemi arasında bir berzah durumunda olan Arş'ın hakikatinin beyanı. Onda, her ikisinden de vasıf bulunduğu, amma ne yer, ne de semâ cinsinden olduğu. b) Kürsi'nin beyânı ve vüs'ati (genişliği). Sofiyenin bazı cümlelerine birçok yönlü, itirazları havi olarak yazılan mektubun cevabı. Ayrıca, o mektuba yazılan sorulara cevap. Bu taife-i aliyyeye olan muhabbet, onlara karşı ihlâs; fenafillaha ve bekabillaha vesiledir. Ve bu münasebetle bazı hususların beyanı.. Küfr-ü hakikiden îraz, hakiki İslâm'a ikbal manalarını ihtiva eden mektuba cevaptır. Aynü'l-kuzat'ın Temhidat aldı eserinde söylediği: "O ki, siz İlâh olarak bilirsiniz, bize göre Muhammed (s.a.v.) olmaktadır. O ki, siz Muhammed (sav) olarak bilirsiniz, bize göre yüce Sultan İlâh'tır" cümlesinin açıklanması. Nasihatler ve düşük dünya müzahrafatına aldanmaktan sakındırmak. Düşük dünyadan sakındırmak ve şeriat-ı garraya uymaya teşvik. Bu taife-i aliyyeyi sevmek, bütün saadetlerin sermayesi olduğunun beyanı. Mektuplaşmak... Şeyh Meyan Abdülhayy hakkındadır. Bir mektubun cevabıdır. Nasihatler... Kazaya rıza beyanıdır. Nasihattir... Bir şahsı tavsiye. "İki yayın birleşimi veya daha da yakın" (53/9) mealine gelen ayet-i kerimedeki sırların beyanıdır. a) Velayet, ilâhî yakınlıktan ibarettir; harika işler ve kerametler, onun şartı değildir, b) Sultanlara saygı secdesinin hükmünü beyan.. a) Halk ve emir âleminden her bir latifenin bir zahiri, bir de batını olduğunun beyanı. Bu batının dahi, irfan sahibinin kayyumu olan isme katılması.. b) İrfan sahibinin, kalbe nüzul vaktinde zahir ve batın olarak kulları davete müteveccih olduğu. a) Fenanın ve bekanın hakikati. b) Âdem’in (yokluğun) irfan sahibinin hakikatinden ve suretinden ayrılması. c) Mücaveret nisbetinin tekmili. Küfr-ü hakiki sualine cevap. Resulullah (sav) Efendimizi, maraz-ı mevtinde, bazı şeyler yazması için istediği kâğıdın verilmesine Hazret-i Ömer'in (ra) engel olmasının halli. Velâyet-i Muhammediye ve Velâyet-i İbrahimiye bahsi. Bu mana altıncı mektupta vardır; burada o meselenin halli talebine bir cevaptır. Kurb, maiyet (yakınlık, beraberlik) sırrı ve Seylan'la ilgili bazı haller beyanındadır. Salikin halleri beyanında değişik sorulara cevaptır. Yüce Sultan Vacib Teala'nın; zat, sıfat ve fiillerin akrebiyeti (pek yakınlığı) hakkında sorulan suale cevaptır. Öğütler, halktan kesilip yüce Sübhan Cenab-ı Hakka iltica. "LA İLAHE İLLALLAH" (Allah'tan başka ilâh yoktur) kelime-i tayyibesinin manası. "Ona ancak, pek temiz olanlar el sürebilir" (56/79), mealine gelen ayet-i kerimenin beyanı. Hazret-i Şeyhimize has bazı hallerin, zevklerin beyanı.. Sayesi eksik olmasın. Mahbub Zatın elemi ve celâli, nimetinden ve cemalinden daha sevimlidir. Halkın ezasına tahammül etmeye teşvik. Gaybin asaleti, şühudun zılliyeti. "Resul, size ne verdiyse alın; neyi size yasak ettiyse, ondan sakının. Allah'a karşı takva sahibi olun. Çünkü, Allah'ın azabı çetindir." (59/7), mealine gelen ayet-i kerimenin beyanı hakkındadır. "Kullarım, sana benden sorarlarsa..." (2/186), mealine gelen ayet-i kerimenin tefsiri. a) Emir ve halk âleminin cüzlerinden bir araya gelen insan camiiyetinin beyanı. b) İnsan kalbinin Arş-ı Mecid'e tercihi.. Namazda, tazarru, zikir, Kur'an okumak ve kunutu uzatmanın faydaları. a) Sahib-i Şeriat-ı Garra Resulullah'a mutabaat. Ona ve âline salât ve selâm. b) Tarikat şeyhine mutabaat. Vacibü'l-vücud Teâlâ'nın varlığından sorulan suale cevaptır. Sevenin nazarında, sevilenin elem lezzeti, nimet lezzetinden daha leziz ve daha güzeldir. Salikin kendi hallerine muttali olmayışı ve bunları müridlerin aynalarında müşahede etmenin beyanı. Akaid-i diniye beyanında olup, şer'i ibadetlere teşviktir. a) Yüce Hakkın mâsivası ile taallukun olmaması, b) Yüce Hak talipleri ile sohbete teşvik. Hak Teâlâ'nın kazasına (hükmüne) razı olup sabretmek. a) Üstün gayret sahibi olmaya teşvik.. b) Bütün nimetleri şeyhinden görmek.. a) Yüce Hakka işaret olan zamirlere dair sorular.. c) Yüce Sultan ihsanı bol Hakkın zatını bilmesi.. Müşriklerin necasetinden murad, onların batini habasetleri ve kötü itikadları olduğu; görülen necisin aynı olmadığı. a) Allah-ü Teâlâ'nın, peygamberlerin aracılığı ile zatından ve sıfatlarından haber verdiğinin beyanı.. b) Aklın medhali bulunmayan rızaya uygun olan ve olmayan amellerin beyanı.. Resulullah (sav) Efendimizin ashabının menkıbeleri, aralarında merhamet ve şefkatleri. Namaz kılmaktan, Kur'an okumaktan, zikirden hâsıl olan mertebelerin yükselmesi ve güzel neticelerin beyanı. Sübhan Hakkın sıfatları beyanındadır. a) Kula lâyık olan; kendi muradlarından tamamen çıkıp yüce Sübhan Hakkın muradı üzere bulunmasıdır. b) Zati ve arızi hastalık beyanı, Ölülerin ruhları namına sadaka vermeyenin keyfiyeti. Kur'an ayetlerinden bazı kudsi kelimeleri anlamak beyanındadır. Asıllar mertebelerine ve ibadetler mertebelerine yükselmek beyanındadır. Ruhlar alemi, misal alemi ve cesetler aleminin tahkiki. a) Hatıratın (gönüle gelenlerin) çokluğu, vuslat sebeplerinden olması, ancak tecelli miktarına göredir cümlesinin beyanı. b) Kesret-i vehmiye hakikatinin tahkiki. Ve bu münasebetle bazı hususların beyanı. Şeyh Şerafeddin Yahya Müniri tarafından söylenen şu cümlenin tahkiki: – Salik kâfir olmadıkça, kardeşinin başını kesmedikçe, anası ile tezevvüc etmedikçe Müslüman olamaz. Nasihat... Taziye, nasihat, gençliği ganimet bilmek. Kabir azabını inkâr edenlerin şüphelerini kaldırmak. Cemil-i Mutlak zattan her ne sudur eder ise, o mutlaka cemildir. a) "Ümmetim yetmiş iki fırkaya ayrılacaktır" manasına gelen hadis-i şerifi üzerine sorulan suale cevaptır, b) Erbab-ı Fakrin derecesi. Tabileri ile hac seferi müşaveresine cevap. Sofiye için hasıl olan ilme'l-yakin ile akıl erbabı için meydana gelen ilme'l-yakin. Kadınlar için zaruri olan nasihatlar. Bir manada müjde. Zaman Sultanı ile mahfilinde vaki olan konuşmanın beyanı. Uhrevi rüyeti inkâr edenlerin şüphelerini atmak hakkındadır. Mü'min kalbinin yüce şanı beyanında olup ona eziyetten men hakkındadır. Uruc ve nüzul beyanındadır. a) Duanın sırları, b) Ulemayı ve sulahayı medhetmek. a) Allahu Teala'nın pek yakın oluşunun sırrı. b) Huzuri ilimle, künh-ü zatın inkişafı beyanı. İrfan sahibinin kendisine olan huzûri ilmi, yüce Hakka taalluk eder. Rasihun ulemanın istidlali ile zahir erbabının eserden müessire istidlali arasındaki farkın beyanı. Kalbin tasdiki ile yakini arasındaki fark. a) Kalbin ve nefsin fenası. b) Husuli ve huzuri ilmin zevali. Aynın ve eserin, vücud ve şühud olarak zevali. a) Şer'i Mübine ittiba. b) Din düşmanları ile muharebe. Fakr halinden gınaya dönmenin zemmi. a) Geçen sohbetleri kaçırmaya esef etmek. b) Yeni yeni sırlara ima. Bu münasebetle bazı hususların beyanı. a) Bu alemin sonradan yaratıldığının beyanı. b) Akl-ı faale tapanları red. Mümkinatın yaratılması ve vücudu, vehim mertebesinde olduğunun beyanı. Günlük hadiseleri, yüce Allah'ın iradesine bırakıp onunla lezzet almak. a) İnsanın zatının ademiyeti (yokluğu), b) Onun zatının, nefs-i natıka olduğu, c) Nefsin ve kalbin fenası, d) İlm-i husuli'nin zevali. İrfan sahibinin rüyeti, (bakması, görmesi) bazı mazharlarda, bazı zamanlarda, kendisine yükselme sebebi olur. Zati ademine binaen, insandan vücudi fenânın gitmesi veya olmaması. Allahu Teala için olan maiyet, kurb ve ihatanın sırrını keşif ve bunları Kur'an-ı Kerim'in mücmel ve müteşabih manalarına vermek. a) Vacibü'l-Vücud Sübhan'ın vücud tahkiki ile tam manası ile fenâ; aynın ve eserin zevaline bağlı olduğunun beyanı. b) Mümkinden ademin zevali, sübutun bekası ve yükselişleri. İrfan sahibinin sıfatlarından her bir sıfat; latifelerinden her bir latife; zatının bekasından sonra; zatının külliyeti unvanı ile zuhur eder. "Mecaz hakikatin köprüsüdür..." cümlesinin ifade ettiği mana üzerine sorulan soruya cevaptır. a) Kâmil hakikatinin beyanı. b) Hazret-i Şeyhimizin keşifleri ile Sahibü'l-Fütuhat Muhyiddin b. Arabi'nin keşifleri arasındaki fark. Alemin zuhura geldiği vehim mertebesinin tahkiki. Ve bu münasebetle bazı hususların beyanı. a) Şeriata tutunmaya teşvik. b) Gönül birliği erbabı ile sohbet. Gönül birliği erbabı ile sohbet etmeye teşvik. Mevhum olan âlemin incelikleri ile alemin yaratıcısı olan hakiki mevcud arasındaki incelikleri ayırd etmek. a) Askerlik telvinatının erbab-ı cemiyete temkin olduğunun beyanı.. b) Bu arada mevlid okunmasına dair sorusuna cevap. İlmin üstünde bulunan hayat sıfatının sırlarıdır. İlim, sıfat-ı zâideden olduğu gibi, bu hayat sıfatı da, şuun-u gayr-ı zâidedendir. a) Sahib'ül-Füsus'un (Muhyiddin b. Arabi'nin) zat tecellisi beyanındaki kelâma şerh.. b) Hazret-i Şeyhimize has görüşün tahkiki.. (Bu mektup. Arabi üslupla yazılmış amma, tam değildir; bundan sonraki mektupla tamam olacaktır.) Yüce Sübhan Allah'ın ef'al tecellisi, sıfat tecellisi, zat tecellisinin beyanı. (Bu mektup, bundan önceki mektubun devamı ve tamamlayıcısı gibidir) İlim (makamı...) şanı, – Sırf Nur olarak, tabir edilen mukaddes mertebe onun üstündedir. a) Kur'an-ı Mecid'in sırları. b) Aczin ve marifetin inceliklerini beyan.. c) Namazın hakikati. d) Kelime-i tayyibe. Asker semerelerinin zikri ile, onlara şefkat ve onlara iştiyak. a) Mevhube-i lâkeyfiye olan arifin zatının sırları, b) Zat tecellisinin tahkiki. c) Uhrevi rüyet... (Ahirette Allahu Teala'yı görmek) Bu münasebetle bazı hususların beyânı. Eşyayı, irfan sahibinin mevhub zatına istinad ettirmek. Rüya tabiri. Bazı müjdelerle, mücerret elemlerini izhâr. Gayr-ı ihtiyari bereketlerin askerde olduğu beyanındadır. Bu Tarikat-ı Aliyye'nin âdabı hakkındadır. Vakitleri muhafaza etmek. Harika hallerin zuhurunun çokluğu ve azlığı. Hazret-i Şeyhimizin (yani: İmam-ı Rabbanî Hz.’nin) murad ve mürid olduğu sırlarının beyanı... a) Halil'in hullet sırları (İbrahim a.s.nin dostluk sırları).. b) Tahayyün-ü vücudi isbatı. a) Şeyh Ruzbehan Bakli'nin kelâmına şerh. b) Tevhid-i vücudinin bazı inceliklerini beyan. Sübhan Hakkı, kalble, ariflerin müşahedesinin hakikati ve tahkiki.. Hakiki imanla marifet arasındaki fark sualine cevap. Sofiyenin, Sübhan Hakkın kelâmını duyması ve o yüce Hak'la mükâlemesi. a) Vücudi taayyün-ü evvelin tahkiki. b) Habib, Halil, Kelim taayyünlerinin mebdeleri (Muhammed'in, İbrahim'in ve Musa'nın meydana çıkış başlangıçları) arasındaki fark. Onlara salât ü selâm. Cemalin ve kemalin incelikleri beyanında olup bu iki mertebenin üstünde bulunan mukaddes bir mertebe. Anlatılan iki mertebeden: Habib'in, Halil'in ve Kelim'in nasipleri (Muhammed'in, İbrahim'in ve Musa'nın). Onlara salât ve selâm olsun. Ve Hazret-i Şeyhimizin (İmam-ı Rabbanî Hz.)'nin bu mertebeden nasibi. Hazret-i Şeyhimize (İmam-ı Rabbanî Hz.)'ye mahsus velayet sırları. Resulullah (s.a.v.) Efendimizin iki ismine taalluk eden sırlar beyanındadır. Âlemin mevhum olduğunun sırrı.. Sûri güzellikten lezzet almanın zararı. Maveraünnehir büyüklerinin bereketlerinden feyiz yollu gelen zahir ve batın nimetlerine şükür izhârı. Yakup peygamberin (a.s.) Yusuf peygambere (a.s.) muhabbet sırrının keşfi. Bu arada, bazı acayip sırlar ve garip ilimler. Felsefecilerin zevklerine göre Kur'an tefsiri ve tevili yapmanın men'i. a) Mücahede ve inzivaya teşvik. b) Yüce Hak taliplerinin terbiyesi. a) Hallerin kusurlu oluşundan çekindirmek. b) Tekmil ve kemal tahsiline teşvik. İmam-ı Masum Hz.'nin bazı mertebelere erdiğinin müjdeli haberi. a) Hallerinden beyanla yazılan mektuba cevap. b) Sünnet-i seniyeyi ihya etmeye teşvik. c) Bid'at irtikâbından çekindirmek. Resulullah (s.a.v.) Efendimizi rüyada gördüğünün bundan da, büyük müjdelere nail olduğunun beyânı. a) Rabıta nisbetine fütur vukuu (gevşeklik meydana gelmesi).. b) Taat ile iltizaz (lezzetlenme).. Aslın aslına taalluk eden muamelelerin beyanı.. a) Âlemin icadı, vehim mertebesindedir. Lâkin o, icad taalluku ve istikrar sebebi ile, nefs-i emre (işin özüne) mensuptur; bu ilim ve hariç mertebenin ötesindedir. b) Vahdetin ve kesretin ikisi de, işin özündedir. c) Sebat ve istikrar var iken, salikin fenası nasıl olacağının tahkiki. Bu mektup, günlük hadiseler dolayısı ile tam yazılmamıştır. a) İrfan sahibinin muamelesi, öyle bir dereceye ulaşır ki; orada asla malum bir suret hası! olmaz. Bu durumda, zerrelerden her zerre onun için matluba Sultani bir yol olur. b) Bu irfan sahibine muhabbet, Sübhan Hakkın muhabbetine müncer olur. Ona buğzetmek dahi Sübhan Hakka buğzetmeye çıkar. c) Resulullah (sav) Efendimizin âline tazim ve onlara ihanet dahi, Resulullah (sav) Efendimize nisbet sebebi ile üstte anlatılan mana hükmünü taşır. a) "İki yayın birleşimi veya daha yakın" (53/9) ayet-i kerimesine müteallik bazı sırların beyanı. b) Kâmil arifin, solunu bulamadığı sırrının beyanı. (Bu maarif dahi, mana olarak nakledilmiştir) Sübhan Hakkın sıfatları; zatının ne aynıdır, ne de gayrı. a) Hayat ve ilim ile muttasıf olan yüce Hakkın sıfatlarının beyanı. Ve sair kemalât. b) Sıfatların yüce Sultan Hakkın zatı ile kıyamının tahkiki. a) Vacip Teala'nın sıfatlarının tahkiki. b) Yüce Allah'ın, kemalâtına ilminin taalluk keyfiyeti. c) Mana için, aynen kıyamın lâzım olduğu; lâkin mahal isbatında ona ihtiyaç duyulmadığı. d) Taayyün-ü vücudinin beyanı. e) Metbû olan (tâbi olunan) enbiyânın, tâbi olan enbiyânın ve melâike-i kirâmın taayyünât mebdeleri (meydana çıkma başlangıçları). Enbiyaya ve onlara salât ve selâm olsun. f) Enbiyanın, avam müminlerin, küffarın, uhrevi hayat mevcudatının taayyünât mebdeleri (ortaya çıkma başlangıçları). Allahu Teala'nın yarattıklarına hizmet etmeye teşvik. "Şüphesiz bunda, aklı olan; yahut kalb huzuru ile kulak veren kimseler için elbet bir zikir (öğüt-hatırlama) vardır" (50/37) meâline gelen ayet-i kerimenin manasını beyan. Ve başka itirazlar. Kur'an-ı Kerim'in manası hakkında gelen bir hadisi-i şerif üzerine. Hulûl manası üzerine. Uzleti ihtiyar etmek.. (Halktan ayrı kalmayı tercih etmek..) Sırları tazammun eden (sırları da içinde bulunduran) mektup ibârelerinin halli hakkındadır. Hakikat-ı Muhammediye... (Allahu Teala, ona salât ve selâm eylesin) Yüce Mukaddes Hakka ulaştıran yolun iki olduğunun beyanı.. İkinci cildin sonu
|