|
|
MEVZUU:
Seyyid'ül-mürselin Resulûllah'a tabi olmaya teşvik. Ona ve âline salâtlar ve
selâmlar..
***
NOT: İMAMI RABBANİ Hz. bu mektubu, Sofi Kurbana yazmıştır.
Noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah bizleri ve bizim gibi müflis, aciz,
oturup kalan kimseleri evvellerin ve âhirlerin efendisine tabi olmak devleti ile
şereflendirsin. O öyle bir zattır ki, isimlerin ve sıfatların kemalâtı, onun
mahabbet denizinde toplanıp zuhur meydanına çıktı. Ve Allah-ü Teâlâ, onu
kâinatın tümünden daha faziletli kıldı. Ona salâtlarm en faziletlisi, ona
selâmların en mükemmeli..
Ve.. Yüce Allah, onun yolunda bize istikamet nasib eylesin .
Bu hoşnut olunan mütabaattan bir zerre, dünya lezzetlerinin ve âhiret
nimetlerinin tümünden daha faziletlidir. Hem de, nice nice mertebeler..
Fazilet, Resulûllah S.A. efendimizin sünneti ile uyuşmaya dayalı; meziyet, onun
şeriât emirlerini yerine getirmeye bağlıdır. Ona ve âline salât, selâm ve
tahiyyet..
Meselâ: Bu mütabaat üzere vaki olan gündüz ortasında uyumak, böyle bir mütabaat
üzere yapılmayan binlerce geceyi ihya etmekten daha faziletlidir.
Ramazan bayramı günü yemek, ki şeriâtın emri budur: sonsuzların sonsuzluğuna
kadar oruç tutmaktan daha faziletlidir ki; böyle bir şeyi şeriât emretmemiştir.
Şeriâtın emrine uyarak, bir parça ip ihsan etmek; insanın kendi nefsinin
hesabına göre, dağlar kadar altın harcamaktan daha faziletlidir..
Şöyle rivayet edildi:
Hazret-i Ömer r.a. bir keresinde sabah namazını cemaatle kıldı; sonra ashabı
şöyle bir gözden geçirdi. Onlardan bir şahsı, aralarında göremeyince sordu..
Dediler ki:
— O, geceleri ihya etmektedir; ola ki, bu sırada uyku ağır bastı; gelemedi..
Şöyle dedi:
— Keşke bütün geceyi uyuyup geçireydi; ama sabah namazını cemaatle kılaydı. Bu,
kendisi için daha faziletli olurdu..
Bu mana böyledir. Görmez misin ki: Dalâlet ehli, çokça, riyazet irtikâp
ettikleri, zorlu çabalara giriştikleri halde; onların hiç itibarları yoktur;
hatta zelil durumdadırlar. Yani: Allah katında.. Bunun sebebi: Hak şeriâta
uymayışlarıdır.. Onların bu yaptıkları güç işlere bazı ecir var ise de; bu:
Dünyaya ait menfaatlere göredir. Dünya ve içindekiler nedir ki, onun bir kısmı
için bir değer biçilip itibar edilsin.
Bu dünyalık için zorlu çalışanların misali, temizlikçilerin misalidir.. Bunların
çalışması herkesten daha zordur. Ücrete gelince, herkesten az ücret alırlar.
Şeriâta tabi olanlara gelince; bunların hali başkadır. Nefis cevahir üzerinde
çalışanlara benzerler.. Latif elmas işleyenlere benzerler. Çalışmaları onlara
nazaran daha az olduğu halde, aldıkları ücret tam tersine pek fazladır. O kadar
ki, bunların bir saatlik çalışmaları, yüz bine çıktığı olur.
Bu anlatılan işlerin inceliği şuradadır:
Bir amel işlenir; şeriâta muvafık olduğu için, Sübhan Hakkın rızasını kazanmış
olur. Bunun hilafı dahi, Hakkın razı olmadığıdır.
Durum böyle olunca, Hakkın razı olmadığı bir şey, nasıl olur da, sevaba hak
kazanır. Sevab olmadığı gibi, sahibine ikab (âzab, mihnet) sebebi olur.
Anlatılan işin manası, şu mecazî âlemde dahi görülür ki: Azıcık nazar etmekle
durum açık bir şekilde anlaşılır..
Bir şiir:
Alile gidenin bulduğu illet olur;
Şerife meyledenler dahi şeref bulur..
***
Bütün saadetlerin başı ve aslı: Sünnete tabi olmaktır. Bütün fesatların aslı ve
maddesi: Şeriâta muhalefettir.
***
Noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah, bize ve size Seyyid'ül-mürselin
Resulûllah S.A. efendimize tabi olmakta sebat ihsan eylesin.
Vesselam..
Hakîkat Kitâbevi Tercümesi
|
|
|