ÂŞIK SÜMMANİ DİVÂNI
(Mobil Versiyon)
Hazırlayan: Dr. Necati Aksu
Sümmani Baba Kimdir?
Acep hiç mi bahar görmez
Açıldı ihya meydanı
Akıl ermez şu feleğin işine
Âlemi celbeder emr-i irade
Bâdesiz sarhoş olmuşsun
Bâd-ı sabâ sana bir ifadem var
Bana himmeti lâ olan arifin
Benim yazım bilmem ak mı kara mı
Ben razı değilem hicrana gama
Bî namaz dost olabilmez
Bilmezsin ilm ü ibare
Bir adam başına mürit olamaz
Bir dem kararın yok dağlar başında
Bir dilbere müptelâyım ezelden
Bir dilberin mecnunuyum
Bir gönülde meşk olursa Hûda'sı
Bir güzel seyrettim yeni Tafta'da
Bir menzile başa kadar varmasan
Bir nâme yazayım şâh-ı cânâna
Bir vefasız dilber aldattı beni
Bu fâni dünyayı ziynet etmeden
Bu gün vardım dost bağına
Bu ne esrar idi bu ne gam idi
Bu yalan dünyaya geldim geleli
Bugün cana tesir eder
Ceylan gözlerine kurban olduğum
Can bedenim aşk oduna daima niran olur
Ciğeri hûn oldu rahmi mâderin
Çekme şu dünyanın endişesini
Çoktan beri terk-i vatan olmuşum
Deli gönül ile düştük bir cenge
Deli gönül sana bir öğüdüm var
Derdi cananıma kıldım şikâyet
Derdime tabibsin sevdiğim dilber
Dertsiz iken dert ehlinden dert aldım
Dertsiz iken dert ehlinden dert aldım 2
Devrân-ı âlemi seyran ederken
Dilerdim taşrada bir bağ becerem
Dinle beni bir nasihat edeyim
Dinleyin ağalar tarif edeyim
Dost bağında bülbül gibi
Dünya bir eyersiz at
Dünyalıktan halim sorar bazısı
Düşüptür
Eğer oğlum isen erlik babında
Ehl-i aşkın şiddetini nârını
Ehl-i hakikatte arif olanlar
El ele vermiş de gelen güzeller
El uzattım bir şikâra
Eller bülbül olmuş yârin bağına
Ervah-ı ezelde levh-i kalemde
Ervâh-ı ezelde levh ü kalemde 2
Ervah-ı ezelde levh ü kalemde 3
Evvel baharda açılır
Evvela kendini fehmeden insan
Ey gönül devr-i âlemde
Ezel bahar gelse cebel dağlara
(Gel) gönül elinle sana eylim nasihat
Gel gönül göç eyle dâr-ı fenadan
Gönül bülbül iken gonca dalında
Gönül ne beklersin viran köşkünü
Gönül senin ile kavil edelim
Gönülden isterim yâre varmayı
Gör ne kerem vermiş Baki
Görüp cemâlini âşık olduğum
Gözden ırak düşen gönül güzeli
Gurbet ele düştü yolum
Gurbet ilde başa gelen halleri
Gurbet ilde bir hal geldi başıma
Gurbetten geldim vatana
Gün be gün artıyor benim dertlerim
Hakikat âlemde zaman yok iken
Haktan yeşillendi gülşenli dağlar
Han Sarayı
Heva vü hevesle gam penaltında
Havalanıp deli gönül kalma heveste
Havalanma gönül çıkma havaya
Hayali hatırdan çıkmaz cananın
Hazret-i Kur'an'ı tilâvet ettik
Her sabah her seher bülbül sesini
Her sabah her sabah suya giden yâr
Her vakit seher olanda
Her zaman hakkımı vasfeden vasfın
Hocam bana iki üç harf öğretti
Hevâ' u hevesten geçmek isterim
İflah olmam ben bu dertten ölürüm
İkaz ol ey ehl-i iman
İlde arif çoktur methetme ânı
Kahpe felek sana n'ettim n'eyledim
Kemâline erer her nebatatı
Kendinden bî haber dem vuran insan
Keşfin damarına nazar eyledim
Kimden aldın veren kimdir
Kimden sual edem kimden öğrenem
Kuru dava ile irfanlık olmaz
Lâle sümbül mor menekşe
Layık mı ta idrâkine
Lütfeyle efendim sen benim şahım
Merhem kabul etmez aşkın dikeni
Metaımdan alan gelsin
Mevlâm ikrar etti geldim cihana
Meyl-i haris olma âdu ekbere
Muhabbet şehrinde açtım bir tarih
Mürşid-i kâmile eyledim hizmet
Nasihat alana edem bir öğüt
Ne kadar hûb olsa şecer üstüne
Ne mekândan geldin ne mekândasın
Ne yüzden terk ettik mülk-i irfanı
Nesine aldanam fani dünyanın
Nice odlanayım nice yanayım
Nokta nokta dökülüptür yüzüne
Nûr-ı ziya olsa olmaz zülûmat
Olmasa bir canın madeni hâsıl
Osmanlı yurdundan azm-i rah ettim
Öyle bir asra geldi devrimiz
Penek kazasında bağlar seyrinde
Sabah seherinde çıksam niyâza
Sabavetten ben bu ana gelince
Sabavetten beri gam kederliyim
Sazımı alıp da düştüm yollara
Sen bir şehzadesin ben bâb-ı gedâ
Sen de bildin ben bu derde düşmüşüm
Sen sana sahip dânesin
Sîrette surette olmazsam âdem
Sorma bir kişinin aslı neslini
Şıtâ harbi gibi candan tipi var
Şu karşı ki yüce dağlar
Tarih seksen dokuz on bir yaşımda
Tövbekâr ol gönül tariktan çıkma
Uyandım gafletten oldum perişan
Varıp gidem bir kâmile danışam
Ya ben derdim kime şekva edeyim
Yahşi güzel olsa yaman deyilmez
Yakın oldu ırak yerler
Yâr beni görmek istermiş
Yâr kabul eyler mi benim nâmemi
Yol ver ulu dağlar aşam belinden
Yüksek cebellerin geç erir karı
Yüzüne hârâmi benler saçılmış